Diyalog, müzakere ve onurlu barıştan yana net olduklarını belirten DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Kürt halkının onurunu kırmayan bir çözümün gerekleri olduğunu belirterek, iktidarın şu sorulara yanıt vermesi gerektiğini söyledi: “Silahı bırakan ne yapacak, nereye gidecek, ailesine kavuşacak mı? ‘Suriye’de Irak’ta Kandil’de kalmasın’ diyenler bunun alt yapısını oluşturdu mu? Cezaevlerinde yüz binlerce haksız hukuksuz kalan siyasi tutsaklar ne olacak? Ana dil meselesi ne olacak? yerel yönetimler ne olacak? İrade gaspı olan kayyum ne olacak?”
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) “Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları” sürüyor. Çand Amed Kongre Merkezi’nde bu kapsamda halk buluşması gerçekleştirildi. Buluşmada konuşan DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, İmralı görüşmelerine değindi. Bakırhan, “Sayın Öcalan heyetle yaptığı iki görüşmede de bu süreci değerlendirirken orada çok önemli bir şey söylüyor; bu işin asıl sahibi halkımızdır, halklarımızdır, Amed halkıdır. Dolayısıyla bir karar vermeden, bir kararlaşmaya ulaşmadan önce işin asıl sahibi olan işin yükünü çeken halkımızla tartışın, konuşun, halkımızın bu süreç hakkındaki öneri ve düşüncelerini alın ve bana getirin, demişti. Biz de heyetimizle birlikte bu buluşmaları yapıyoruz. Buradan da çıkan düşünceleri heyet aracılığıyla Sayın Öcalan’ın kendisine ileteceğiz” dedi.
Amed ve Ankara merkezli
Çözümün ve barışın yolunun Amed ve Ankara’dan geçtiğini; Amed ve Ankara’nın bu tartışmaların bir çözüme evrilmesinin merkezleri olduğunu belirten Bakırhan, “Bu sorun, aynı zamanda ekonomiktir, sosyaldir, siyasaldır, toplumsaldır. Birçok yönü olan böylesine devasa bir sorunun tartışıldığı bir süreci yaşıyoruz” diye konuştu.
Onurlu bir barış için
Bu tartışmaların onurlu bir barışa dönüşmesi için meseleye sahip çıkmak gerektiğini kaydeden Bakırhan, şunları söyledi: “Halkın dahil olmadığı, bedel ödeyenlerin söz hakkının olmadığı hiçbir mücadele başarıya ulaşmaz. Halkın bizzat katıldığı, söz söylediği, düşüncesini ifade ettiği, yeri geldiği zaman eleştirdiği, önerileriyle mücadeleyi zenginleştirdiği başka bir mücadele yoktur.”
Silah sebep değil, sonuçtur
Kürt sorununun çözümünde silahın sebep değil, sonuç olduğunu kaydeden Bakırhan, şunları söyledi: “Barış, sadece sözle olabilecek bir şey değil. Yasal, anayasal bir süreçtir. Bu sorun çözülecekse Kürtler ana dilinde eğitim görmelidir. Yerel demokrasi olmalıdır. Öyle herkesin keyfine göre Kürt halkının seçmiş olduğu iradeye kayyum atanmamalıdır. Türkiye tekçilikten uzaklaşmalıdır. Türkiye’de artık eşit vatandaşlık olmalıdır. Türkiyeyi tek mezhebe, tek kimliğe sıkıştıran bu anlayıştan vazgeçilmelidir. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye barış elini uzatması gerekir. Mesele sadece bir çağrı meselesi değil. Çağrı yapılabilir. Bu konuda Sayın Öcalan, Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümünü, onurlu bir barışın formülünü hazırlıyor. Bütün yükü İmralı’nın üzerine bırakmamak gerekiyor. Burası eğer güçlü bir mücadele, güçlü bir örgütlülük ortaya koyarsa onun yükünü hafifletmiş oluruz.”
Nasıl müzakere edecek?
Bakırhan, iktidara ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye şöyle seslendi: “Başmüzakereci bir hücrede tutsak edilir mi? Nasıl müzakere edecek? 12 metrekarelik bir hücrede müzakere etmenin koşulları var mıdır? Ayda yılda bir heyetin gitmesi, birkaç dakika ya da bir-iki saat orada konuşmasıyla nasıl bu başmüzakereci kendi görev ve rolünü oynayacaktır? Toplumdan yalıtık, toplumun ne düşündüğünü yeterince bilmeyen ve buna ulaşamayan kanalları olmayan bir insan nasıl müzakere yürütecek? Madem siz de baş müzakereci olarak kabul ettiniz o zaman tecridi kaldıracaksınız. Sayın Öcalan’ın düşüncelerini topluma taşıyacak bir yol bulmanız gerekiyor. İzole haldeki bir insana da buyur müzakere edelim, diyorsunuz. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok. Bu saatten tezi yok bu tecridi ortadan kaldırın, Öcalan’ı toplumla, toplumu da Öcalan ile görüşmesini sağlayacak pratik ve somut adımlar ortaya atın ki sizin samimiyetinize inanalım.”
İktidar cevap versin
Diyalog, müzakere ve onurlu barıştan yana net olduklarını belirten Bakırhan, Kürt halkının onurunu kırmayan bir çözümden, Kuzey ve Doğu Suriye’deki halkların oluşturdukları zeminde özerk bir şekilde saldırısız yaşamalarını istediklerini söyledi. İktidar ne yapıyor sorusunun cevabını artık iktidarın vermesi gerektiğini kaydeden Bakırhan, şu soruların bile yanıt beklediğine dikkat çekti: “Silahı bırakan ne yapacak, nereye gidecek, ailesine kavuşacak mı? ‘Suriye’de Irak’ta Kandil’de kalmasın’ diyenler bunun alt yapısını oluşturdu mu? Cezaevlerinde yüz binlerce haksız hukuksuz kalan siyasi tutsaklar ne olacak? Ana dil meselesi ne olacak? yerel yönetimler ne olacak? İrade gaspı olan kayyum ne olacak?”
Sürecin sigortası halktır
Bakırhan, halkın da sorumluluğunun büyük olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti: “Sürecin sigortası biz de değiliz, sizlersiniz. Sizler sahip çıkarsanız iktidar da adım atmak zorunda kalır. Siz sırtınızı dönerseniz, bu meseleyi DEM Parti’nin merkezine ve giden heyete bırakırsanız eksik yapmış oluruz. Bu mesele istediğimiz anlamda yürümeyebilir. İşin sigortası değerli halkımızı göreve ve mücadeleye davet ediyoruz. 40 yıldır büyük acılar çektiğimiz bu sorunu çözme imkanı var ama bir o kadar da risk var. Fırsat bizim örgütlülüğümüzdür, gücümüzdür ama risk, duyarsız, sessiz uzaktan izleyen tavrımız olur. Şimdi fırsat olsun istiyorsak sahip çıkacağız, sokakta olacağız, halklara, inançlara gideceğiz; kapı kapı dolaşacağız.”
Toplantı, basına kapalı devam etti. AMED