Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı 107 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemini sürdüren HDP Üyesi Nasır Yağız, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle bir mesaj yayımladı.
Nasır Yağız mesajında şunları ifade etti:
“Zindanlarda ve dağlarda özgürlük ruhunun yaratıcısı tanrıça kadın yoldaşlar şahsında tüm direnen ve savaşan yoldaşlarıma.
Bugün Önderliğimiz Abdullah Öcalan üzerinde ki ağırlaştırılmış tecridin kırılması için DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla güven arkadaşın başlatmış olduğu eyleme şevkle katılımımın 107’nci günü. Özgürlük hakikatinin zirveleştiği ideolojimizden direnme gücünü alıyoruz ve öz tanrıça kültürüne Amargi’ye yeniden dönüşün coşkusunu yaşıyoruz. Halklaşmasını umduğumuz moral motivasyon temelinde eylemimizin başarıya ulaşacağına olan inancım sonsuzdur. İlk günden bugüne eriyen her hücremde özgürlüğe olan inancım pekişiyor. Her cephede direnen ve zafere yürüyen fedai çizgimiz tecridi parçalarken ayağa kalkan fedakar halkımızla birlikte özgür önderlik ve demokratik özgür Kürdistanı an be an yakınlaştırıyor. İşte Rojava Devrimi DAİŞ barbarlığını yok ederek bizlere bunu müjdeliyor. Özgür önderlik özlemimizi karşılayacak final baharı ruhumuzu yeniden diriltiyor.
Önderliğimizin de değindiği gibi ‘Direnen halk direnen benim’ şiarı hepimizin esas alması gereken bir yaşam talimatıdır. Önderlik direnme nefesimizdir ve düşman bu nefesimizi kesmek istiyor. Bizlerde tıpkı ‘güneşimizi karartamazsınız’ seferberlik ruhuyla ayağa kalkarak 8 Marttan başlayarak özgür kadının direnişi ışığında 21 Mart Kürt direniş ve diriliş bayramı Newroz’a kadar kesintisiz bir görkemli direnişi esas alacağız Leyla Güven Heval Mazlumların direniş meşalesini Amed Newrozu’na taşırken bende direniş mabedimiz Kandil Newrozu’na bu meşaleyi taşıma kararlılığındayım.
8 MART’I İNSANLIĞA ÖZGÜRLÜK GETİRECEĞİ İNANCIYLA KUTLUYORUM
Tanrıça kültürünün yaratıldığı topraklarda yine bu kültürden beslenen ve bugün bu kültürü tüm görkemiyle güncelleyen kadın öncümüz Leyla arkadaşın ‘tecride son’ eylemine katılma onurunu taşıyorum. Yüzlerce arkadaşımız dünyanın dört bir yanında bu duyguyu yaşamaktadır. Özgür Kadın öncülüğünün zindan koşullarında, dört duvar içinde de olsa neler yapabileceğini tüm dünyaya gösteren bir irade açığa çıkmıştır. Bu vesileyle önümüzde ki şimdiden 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü tüm kadın arkadaşlarımıza dolayısıyla insanlığa özgürlük getireceği inancıyla kutluyor ve başarıları önünde saygıyla eğildiğimi belirtmek istiyorum. Bir kere daha tarih şahit olmuştur ki Ortadoğu başta olmak üzere dünyaya özgürlük ve barış gelecekse örgütlü tanrıça kadın öncülüğüyle bu gelecektir. Özgür kadın özgür ahlaki politik toplumu yaratacaktır.
Bu başarı eylemine kahramanlık ayımız Mart’ın ilk günü itibari ile Türkiye’deki tüm zindan direnişçilerimizde katılmaktadır. Hepsini sevgi saygı ve başarıya olan mutlak inancımla selamlıyor ve eylemimize hoş geldiniz diyorum. Bu yol hepimizin yolu, bu yol kendimizi yaratmanın yolu, bu yol bağlı olduğumuz değerlere layık olma, cevap olma yolu ve bu yol güneşin, güneşe yolculuğun yolu ve güneşe yoldaşlığın yoludur. Bu yola katılan tüm yoldaşlarımız, ‘sonu muhteşem olacak’ belirlemesini doğrulayacak bir pratiği sergileme kararlılığındadırlar.
BİZLERE DÜŞEN ONLARIN YOLUNDA YÜRÜMEK
Bilinmesi gerekilir ki; bizler basit ve amaçsız bir ölüme sevdalı değil onurlu bir yaşama sevdalıyız. Bu uğurda ölünecekse de onurlu ölmek toplumun huzuru, barışı ve özgürlüğü için direnerek ve ölçü yaratarak ölümsüzleşerek ölmek gerekir. Bizler 82 Büyük Ölüm Orucu’nda şehadete ulaşan öncü arkadaşlarımızın eriyen hücrelerinin yaratmış olduğu toplumsallığın insanıyız ve inanıyoruz ki bugün hücrelerini ölüme eriten tüm arkadaşlarımız geleceğin özgür eşit ve barış içinde yaşayacak toplumunun yaratıcıları olacaktır. Geleceği ve bu geleceğin ahlaki politik toplumunun inşasını oluşturmak bugün bu koşullarla, bu yolla yaratılmaya mecbur bırakıldığı için bizler bu yolu tercih etmiş bulunmaktayız. Bu tercih bizim olduğu kadar Kürt halkını ve Kürdistanı amansız bir sömürüden geçiren tüm işgalci zihniyet ve pratiği mahkum etme tekzibidir aynı zamanda. Bizlere düşen onların oluşturduğu yolda yürümek, çaresizlik mecburiyet değil özgür yaşamın ne kadar zor olursa olsun ve bedeli ne kadar ağır olursa olsun anlamlı olanı direnişle yaratmak gerekiyor.
BU BAHAR ZAFER BAHARI OLACAK
Hepimiz bu iradeli yürüyüşte ölsek de Kürt Halk Önderinin ve yaratmış olduğu felsefenin fikir-zikir-eylem kültürü mutlaka kazanacaktır. Bu paradigmaya olan inancımız son anımızda da moral ve motivasyonumuzun ana kaynağı olacaktır. Bugünlerin özgür an da yaşandığını hissediyor, görüyor, biliyoruz. Bu bahar Kawa’nın baharında yaşanan zafer baharı olacaktır. Bu bahar Kürt halk önderinin sağlıklı ve özgür yaşar çalışır koşullara ulaşacağına inanıyorum. Bu bahar özgürlük çiçeklerinin dağlardan arkadaşlarımızdan halklara ulaşacağı nihai kurtuluş baharı olacaktır.
Bizler Kemallerin ve Mazlumların ardılları olarak ‘yaşamı uğrana ölecek kadar çok seviyor’ ve son anında bile ‘sonu muhteşem olacak’ diyenlerin yoldaşı olmanın onurunu yaşıyoruz. Bizler dayatılan tecride ve işgale diz çökmedik boyun eğmedik teslim olmadık ve asla olmayacağız da. Kürdistan her zaman ki gibi şehitleriyle onur duymuştur ve duyacaktır. Bedenlerimizin fizyolojik olarak yok olması bile Önderliğimize, halkımıza, hareketimize Kürt ve Kürdistan’a olan borcumuzu ödemeye yetmeyecektir.
Bu Newroz’un halklarımızın nihai özgürlük ve demokratik kurtuluş Newroz’u olacağına ve bu baharın bambaşka güzel olacağına olan inancımı sizlerle paylaşmak istiyorum hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.”