Almanya’nın Ortadoğu politikası: Değerler ile çıkarların çatışması

0
273

Almanya’nın dış politikasında bir ikilem söz konusu: Federal Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde, dış politikanın temelinin, “demokrasi ve insan haklarının desteklenmesi” esasına dayandığı yazıyor. Uzun vadede barış, güvenlik, istikrar ve sürdürülebilir kalkınmanın ancak “demokratik ve anayasal ilkelerin geçerli olduğu ve insan haklarına saygı duyulan yerlerde” mümkün olabileceği vurgulanıyor.

Ancak birkaç satır sonra, bir ticaret ülkesi olarak Almanya’nın “şirketlerin dış pazarlara açılmasına ve girişimcilik eylemlerinin çerçeve koşullarını iyileştirmesine yardımcı olan” etkili bir dış ticaret politikasının da öncelikleri arasında yer aldığı belirtiliyor.

Almanya, insan haklarına dayalı demokratik değerleri güçlendirmeyi amaçlıyor. Ayrıca tüm ülkeler gibi ulusal çıkarlarını da korumayı hedefliyor. Buraya kadar herhangi bir sorun yok. Ama temel değerler ve çıkarlar birbiriyle çatıştığında işin rengi değişiyor. Özellikle de Arap devletleriyle ilişkiler söz konusu olduğunda bu çelişki, bariz şekilde ayyuka çıkıyor.

Zor durumdaki mültecilere kucak açıldı

Alman hükümeti, 2010 yılının sonunda pek çok Arap ülkesinde başlayan demokratikleşme çabaları ve kitlesel protestoları memnuniyetle karşılamıştı. “Arap Baharı” olarak da adlandırılan bu hareket, zaman içinde eski ivmesini kaybetti ve büyük ölçüde başarısız oldu. Alman politikacılar, Arap ülkelerinde muhalefet üyelerine yönelik işkenceler ve hapis cezalarını veya kadınlara uygulanan baskılar gibi insan hakları ihlallerini mütemadiyen kınadı.  Neticede Almanya, iç savaştan kaçan yaklaşık 770 bin Suriyeli mülteciyi ülkeye kabul etti. Böylece Almanlar, en çok ihtiyaç duyulan zamanlarda, hızlı ve esnek bir yaklaşım sergileyerek mültecilere kucak açmış oldu.

  <p>Ama aynı zamanda insan hakları karnesi son derece zayıf olan ve normal koşullarda araya mesafe konulması gerek Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle de güçlü ticarî ortaklıklar kuruldu. Özellikle hayli kârlı silah ihracatı söz konusu olduğunda siyaset ve iş dünyasının, birtakım olumsuzluklara göz yumduğu görüldü. Hatta bu tutumu eleştiren çevreler, göz yummanın da ötesinde bazı tavizler verildiğini öne sürdü. Bu eleştirilere verilen yanıttaysa ticaret yoluyla söz konusu ülkelerde olumlu yönde bir değişimin olmasına katkı sağlanacağı savunuldu. Ancak özellikle Yeşiller Partisi ile Uluslararası Af Örgütü ve Greenpeace gibi insan hakları ve sivil toplum kuruluşları, böyle bir argümanı reddediyor.</p> İç politika üzerindeki etki <p>Ortadoğu uzmanı Guido Steinberg'e göre Arap devletleriyle ilişkiler, özellikle mülteci hareketlerinden sonra daha da önemli hale geldi. Alman Bilim ve Politika Vakfı'ndan (SWP) Steinberg, Deutsche Welle'ye verdiği demeçte, "2015 yılında Ortadoğu genelinde ve özellikle de Kuzey Afrika'da yaşanan olayların, Almanya'daki iç siyaset üzerinde de çok dramatik bir etki oluşturabileceğini gördük" diyor.</p> <p>Federal Alman hükümeti üyeleri arasında çoğu konuda fikir birliği olmadığını savunan Steinberg, "Söz konusu ülkelerden artık daha fazla mülteci gelmemesinin bizim çıkarımıza olduğunu söyleyecek bir siyasetçi bulamazsınız. Aynı zamanda büyük önem verdiğimiz terörizmle mücadelede de bazı önkoşulların oluşmasına ihtiyacımız var. Fakat bu, Almanya'da neredeyse hiç tartışılmıyor" şeklinde konuşuyor.</p> Almanya'nın Ortadoğu'daki üç ana hedefi <p>Bu nedenle çıkarların daha kesin şekilde tanımlanması gerektiğini belirten Steinberg'e göre, Federal Almanya'nın Ortadoğu’da üç temel hedefi var: "İlki, bölgede nükleer silahların yayılmasını önlemek. İkincisi, yeni mülteci akınlarının önünü almak için mümkün olduğunca istikrarın sağlanması. Üçüncüsü, terörle etkin bir mücadele."</p> <p>Alman Dış Politika Topluluğu (DGAP) Ortadoğu uzmanı Kerstin Müller de "Arap dünyasına yönelik daha tutarlı bir dış politika" izlenmesi gerektiğini belirtiyor. DW'ye konuşan Müller, bilhassa Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile silah anlaşmalarına dikkat çekiyor: "BAE, Almanya'nın bölgedeki en önemli ticaret ortağı. Hatta Almanya, bu ülkeyle stratejik bir ortaklık sürdürüyor. BAE, Yemen savaşına yoğun bir şekilde dahil olmasına rağmen, hâlâ Avrupa ve Almanya'dan silah temin ediyor."</p>     <p>Kerstin Müller 

© Deutsche Welle Türkçe

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz