5 Haziran Dünya Çevre Günü: Sadece tek bir dünya var

0
40

5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla dünyadaki ve ülkemizdeki iklim krizine dikkat çeken birçok çevre örgütü konuya ilişkin açıklama yaparak, “Başta İngiltere olmak üzere ihracatçı ülkeler sorumluluk almalı ve Türkiye’ye plastik göndermeyi bırakmalı. Türkiye ise plastik atık ithalatını tamamen yasaklayarak bu adaletsiz ticarete ve geri dönüşümü olmayan çevre ve insan sağlığı tehdidine son vermeli” dedi.

İsveç’in Stockholm şehrinde 5 Haziran 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan kararla 5 Haziran ‘Dünya çevre günü’ olarak kutlanıyor. Bu günün ilan edilmesinin amacı, çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması.

Bu yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün sloganı ‘Sadece Tek Bir Dünya’ olarak belirlendi. Bu çerçevede yapılacak etkinliklerde, sürdürülebilir bir yaşam oluşturulması ve iklim değişikliğine kadar birçok konu ele alınacak. Ülkemizde ise 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün bu yılki sloganı ‘Sıfır Atık’ oldu.

Tüm dünyada ve ülkemizde her yıl çevrenin korunması, sürdürülebilir yaşam çevrelerinin oluşturulması, iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konularında çevre bilincinin topluma yayılması amacıyla 1-7 Haziran tarihleri arasında çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

Dünyadaki ve ülkemizdeki iklim krizine dikkat çeken birçok çevre örgütü konuya ilişkin açıklama yaptı. Çevre örgütleri yaptıkları açıklamalarda, dünyada ve ülkemizde doğanın hızla kirlendiğine ve kaynakların tükendiğine dikkat çekerek, atılması gereken en acil adımları sıraladı.

“TÜRKİYE’DE MİLYONLARCA İNSAN KİRLİ HAVA İLE YAŞAMAYA MAHKUM EDİLİYOR”

Greenpeace Akdeniz yayınladığı açıklamada, “Fosil yakıtlara dayalı ulaşım, ısınma yöntemlerimiz ve enerji üretim biçimlerimiz gezegeni her geçen gün yok oluşa bir adım daha yaklaştırırken, temiz hava hakkımızı da gasp ediyor. Türkiye’nin onlarca il ve ilçesinde kirli hava ile yaşamaya mahkum edilmiş milyonlarca insan var. İstanbul, Ankara, Iğdır, Çanakkale, Edirne, Kahramanmaraş ve Zonguldak başta olmak üzere pek çok şehrimizde partikül madde kirliliği halk sağlığını tehdit eden limit değerlerin üzerinde. Türkiye’deki temiz hava eylem planları bunun için yeterli değil” ifadelerini kullandı.

“İTHAL EDİLEN ÇÖPLER TÜRKİYE’NİN VERİMLİ TOPRAKLARINDA ZEHİRLİ BİR İZ BIRAKIYOR”

Türkiye’nin, Avrupa’nın plastik atık ihracatının çevre ve insan sağlığı için yarattığı tehlikeye tanıklık ettiği anımsatılan açıklamaya şu sözlerle devam edildi:

“Plastik çöplerini denizaşırı ülkelere gönderen İngiltere ve Almanya gibi ülkeler, Türkiye’nin verimli topraklarında zehirli bir iz bırakıyor. Bu hasar geri döndürülemez. Başta İngiltere olmak üzere ihracatçı ülkeler sorumluluk almalı ve Türkiye’ye plastik göndermeyi bırakmalı. Türkiye ise plastik atık ithalatını tamamen yasaklayarak bu adaletsiz ticarete ve geri dönüşümü olmayan çevre ve insan sağlığı tehdidine son vermeli.”

“TÜM İNSANLARA GÖREV DÜŞÜYOR”

TEMA Vakfı ise 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada şunları aktardı:

“Bugünün ve gelecek nesillerin yaşamının doğrudan bağlı olduğu doğal varlıklar üzerindeki baskı ve tahribatlar artıyor. Doğanın yükü her geçen gün artıyor. Bu yükün azaltılması için tüm insanlara görevler düşüyor. İnsanların neden olduğu iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik, gelecekte yaşamı ve refahı olumsuz etkileyecek en büyük problemler arasında.”

“YEŞİL DÖNÜŞÜM İÇİN YENİ BİR EYLEM PLANI OLUŞTURULMALI”

5 Haziran Dünya Çevre günü nedeniyle bir açıklamada WWF-Türkiye’den (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) geldi. Vakıf insanlığın önündeki iklim krizi ve doğa kaybı tehditlerini anımsatarak, Türkiye’nin ve dünyanın geleceğinde yeşil dönüşüm sürecinin önemli olduğunu belirtti. Vakıf, günümüzde dünyayı tehdit eden iki önemli çevre sorununun, iklim krizi ve doğa kaybı olduğunu da kaydetti. Vakıf açıklamasında, yeşil dönüşüm için yeni bir eylem planının oluşturulması gerektiğini vurgulayarak şu önerileri paylaştı:

-Tatlı su kaynaklarının korunması için tarımda modern sulamaya, sanayide temiz üretime geçilmesi,

-Tarım politikalarının ve teşvik sistemlerinin toprak sağlığını koruyacak ve onarıcı tarım uygulamalarını destekleyecek şekilde düzenlenmesi,

-Biyolojik değerlerimizin daha iyi korunması için korunan alanlarımızın yüzde 30 seviyesine çıkarılması; mevcut korunan alanlarımızın ve türlerimizin daha etkin korunması,

-Etkili atık azaltımı için depozito sisteminin bir an evvel hayata geçirilmesi,

-Doğa ihlallerine izin vermeyen denetim sistemlerinin kurulması,

-Enerji politikasında kömürün yerini hızla güneş ve rüzgâra bırakması.

-İş modelleri ‘doğa pozitif’ olmalı.”

(HABER MERKEZİ)