Çocukların ana dillerinin gaspı

0
290
                    <strong>Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu, partinin Genel Merkezi’nde 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne dair basın toplantısı düzenledi. Parti bünyesinde kurulan Çocuk Hakları Komisyonu’nu da deklare eden HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki tabloyu paylaştı.</strong>Türkiye, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan ana dili ve kültürel haklara vurgu yapan 17. 29. ve 30. maddelerine çekince koydu. Böylece çocukların ana dilinde eğitim hakkı, eğitimin kültürel çeşitliliği içerecek şekilde düzenlenmesi gibi sorumluluklar üstlenilmemiştir. Çekinceye gerekçe olarak, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Anlaşması’nda azınlık tanımının sınırlı olması savunması yapılmaktadır. Bu çekince, sözleşmenin diğer maddelerinin de ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. BM Çocuk Hakları Komitesi de bu çekincelerin kaldırılmamasını birçok kez eleştirmiş, Türkiye’yi uyarmıştır. Ancak ne yazık ki aradan geçen 26 yıla rağmen Türkiye bu çekinceleri kaldırmak için adım atmadığı gibi, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirecek bir politika izlemedi, çocukların maruz kaldığı yakıcı sorunlara çözümler üretmedi.

Nüfusun yüzde 27’si çocuk

Toplam nüfusun yüzde 27,2’sini oluşturan 22 milyon 750 bin çocuğun yaşadığı Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da çocukların yoksunluk ve yoksulluktan, her türlü istismar ve sömürüden, ayrımcılıktan, mülteci olmaktan, savaşların yıkıcı etkilerinden, cezaevlerinde bulunmaktan ve ana dillerinde eğitim görememekten muzdarip. Merkezi yönetimin tekçi ve baskıcı karakterinin izdüşümünün en çok görüldüğü alanlardan biri de Türkçe dışındaki dillerin maruz kaldığı dezavantaj, ötekileştirme ve asimilasyon politikaları.

Türkçe dayatılıyor

Türkçe dışındaki dillerin öncelikle kamusal alandan uzaklaştırılması, beraberinde bu dillerin hayatın tüm alanlarından tecrit edilmesiyle sonuçlandı. 10 milyonu aşkın çocuk bugün ana dilinde eğitim göremiyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürtlere, Müslüman olmayan halklara ve Türk olmayan nüfusa Türklük ve Türkçe tek seçenek olarak dayatılıyor.

2 milyon çocuk çalıştırılıyor

 Çocuklar, asimilasyon politikalarının, kültürel farklılıkların reddinin, tarihsel mirasın yok edilmesinin, hafızasızlaştırmanın ve ana dilinde yaşamın baskılanmasının etkisiyle beraber travmatize ediliyor, toplumsal özne inşa süreçlerinin dışına itiliyor. Resmi rakamlarla yaklaşık 2 milyon çocuk çalıştırılıyor. Türkiye’de çocuk işçiliği halihazırda yasak olmasına rağmen engellenmiyor, bilakis çocuk işçiliği çocukların çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren işlerde neredeyse köle emeği koşullarında çalıştırılmasına dönüşüyor. Yapılan araştırmalar çocuk işçiliğinin en önemli nedenleri arasında savaş, göç, yoksulluk, gelir adaletsizliği, kayıt dışılık, ucuz iş gücü talebi ve denetimsizliğin olduğunu ortaya koyuyor.

Bin 896 çocuk tutsak

 60‘ı kız çocuğu olmak üzere bin 896 çocuk tutsak var. Çocuklar cezaevlerinde şiddet, işkence, taciz ve kötü muameleye maruz kalıyor. Yakın tarihte Pozantı, Şakran, Kürkçüler, Antalya ve Sincan cezaevlerinde kalan çocukların işkence, kötü muamele ve diğer onur kırıcı muameleler bunlardan sadece kamuoyuna yansıyan birkaçı. Çocuklara karşı eziyet suçu işlendiği saklanmıyor.

Uyuşturucuya teşvik

 Ayrıca dezavantajlı gruplar içinde yer alan engelli/nöroçeşitli çocuklar ve mülteci çocuklar için eğitim hakkı, ayrımcılık yasağı, çatışma etkilerinin azaltılması ve çocuklara fiziksel, hukuki ve psikolojik olarak korunma sağlanmasında tamamlayıcı çabaların desteklenmesi bakımından bütünlüklü politikalar üretilmiyor. Uluslararası sözleşme hükümlerinin ısrarla altını çizdiği çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gerekliliği çoğu zaman kağıt üzerinde kalan, hayatta bir karşılığı olmayan bir söyleme dönüşüyor. Kürdistan’da devletin narkopolitika uygulamalarıyla çocuklar madde bağımlısı hale getiriliyor.

Yurttaş olarak kabul edilmiyor

HDP’ Milletvekili Kaçmaz’a göre; çocukların karşı karşıya kaldığı yapısal sorunların çözülmemesi çocukluğa ilişkin yerleşik tahayyülden ileri geliyor; çocuklar yurttaş olarak kabul edilmiyor, daha ziyade ya ebeveyn veya aileye bağımlı/ailenin uzantısı şeklinde ya da üzerine gelecek inşa edilebilen bir nesne/şey olarak kurgulanıyor. Yine çocuklar birer özne olarak görülmüyor; yaşamları, yaşam alanları ve gelecek tahayyülleri hakkında toplumsal sorunların çözüm süreçlerine katılım sağlamaları engelleniyor. Oysa çocukların kendileri ve yaşam alanları hakkında fikir beyan etmesi, taleplerde bulunması, karar alma süreçlerinin belli aşamalarına dahil olması ve esasen toplumsal sorunların çözüm süreçlerine katılabilmesi yalnızca toplumsal değerlere duyarlı sosyal devlet olmanın ve demokratik işleyişin bir gereği değil, aynı zamanda çocukların karşı karşıya kaldığı sorunların çözüme kavuşması açısından da oldukça önemli.

Özgün mekanizma eksikliği

 Çocukların gündeme gelmesi, ancak Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz gibi çocuklar katledildiğinde, zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamlarını yitirdiklerinde ya da Ensar Vakfı, Rabia Naz vakaları gibi büyük istismar vakaları yaşandığında mümkün olabiliyor. Ne devlete bağlı kurumlar ne de siyasi partiler çocukların korunması ve haklarından yararlanması yönünde gerekli sorumluluklarını yerine getirmiyor. Meclis’te çocuk haklarına ve sorunlarına dair politika üreten özgün bir mekanizma yok.

Çocuklarla birlikte politika

 HDP, çocukları ne ebeveyn ve/veya aileye bağımlı veya uzantısı gibi gören geleneksel yaklaşımı ne de yalnızca üzerine gelecek inşa edilebilen bir varlık olarak gören modern yaklaşımı kabul ediyor. HDP Çocuk Komisyonu Üyesi Nuray Türkmen,  çocukların sorunları üzerinde değil, çocuklarla ile birlikte bir politika üretmek, çocukların özgürleşmesinde katkı da bulunmak için Çocuk Komisyonu kurduklarını söyledi. Türkmen, “Çocuklarla birlikte özgürleşeceğimiz, mücadelemizi sürdüreceğimiz, halkların ve çocukların umudunun HDP olacağına inancımızı paylaşmak istiyoruz” dedi. Türkmen yapacakları çalışmaları ise şöyle sıraladı:

Çocuk Bakanlığı ve bütçesi

*  Meclis bünyesinde yalnızca çocuklar için çalışan bir ihtisas komisyonun kurulması için gerekli çalışmaları yürüteceğiz.

*  HDP Çocuk Bakanlığının kurulması için birçok defa kanun teklifi vermiştir. Bu bakanlığın kurulması için çalışmaya devam edeceğiz.

*  Meclis’te kamu bütçesinin oluşturulduğu bütçeleme süreçlerinde Çocuklara Duyarlı Bütçelemeyi hayata geçirmek için çalışacağız.

*  Çocuklarla çalışan sivil toplum örgütleri, baro ve diğer kurumlarla beraber geniş katılımlı bir sempozyum düzenleyerek bütünlük bir çocuk politikasının inşası için çalışacağız.

*  Yerel yönetimlerde, kamu kurumlarında ve Meclis’te gündeme gelecek yasal düzenlemelerde, uygulama ve kararların çocuklar üzerindeki dolaylı ve doğrudan etkisini analiz etmek ve değerlendirmek için ‘Çocuk Etki Değerlendirmesi (ÇOED) raporlarının hazırlanmasına yönelik yasal alt yapının oluşturulması için gerekli çalışmaları yapacağız.

*  Türkiye’nin çekince koyduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, 17., 29. ve 30. maddelerindeki çekincelerin kaldırılmasına yönelik ulusal ve uluslararası çalışmaların yapılması için çalışacağız.

Çocuk cezaevlerinin kapatılması

*  Çocuk cezaevlerinin kapatılması amacıyla gerekli alt yapı çalışmalarının sağlanması için yasama faaliyetleri yürüteceğiz. Türkiye’de, 18 yaşın altında olup suça sürüklenmiş çocukların ceza hukuku sisteminin parçası olan bir kurum tarafından değil özerk ve bağımsız çocuk eğitim merkezlerinde kalması, bu kurumların cezalandırma değil sosyal ve psikolojik destek ile yönlendirme ve eğitim amaçlı olarak yeniden düzenlenmesi ve bağımsız bir denetime tabi olması için gerekli yasal alt yapının oluşması için çalışacağız.

*  Bir kültürel soykırım kurumu olarak işlev gören Yatılı Bölge Okullarının kaldırılması ve yarattığı tahribatı bütün gerçekliğiyle ortaya koyacak ‘Yatılı Bölge Okulları Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’ adıyla bir komisyon kurulmasına yönelik çalışmalar yapacağız.

  • HDP Çocuk Komisyonu’nun kurulmasıyla amaçlanan nihai hedef ise Galler gibi birçok ülkede örneği bulunan Çocuk Parlamentosu’nun Türkiye’de de oluşturulması ve toplumsal yaşamın bütününde tüm çocukların eşit kabul edilerek kendi sözlerini söyleyebilme gücünü kazanmasıdır.

UNESCO ve UNİCEF’e mektup

HDP, ayrıca Türkiye’nin çekince koyduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne karşı da UNESCO ve UNİCEF’e mektup gönderdi.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz