Bir yılda 1075 kadın şiddet nedeniyle İHD’ye başvurdu

0
283

İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Komisyonu, 2020 yılı Kadın Raporu’nu basın toplantısıyla açıkladı. İHD Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıya, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de katıldı.

Keskin, İstanbul Sözleşmesi’nin önemine vurgu yaparak, “İstanbul Sözleşmesi kadınların anayasasıdır. Hiçbir örf, adet ve hiçbir sözde namus anlayışı kadına yönelik şiddette bahane olamaz. Bu coğrafyada kadınlar sözde namus anlayışıyla cinayete maruz kalıyorlar” dedi. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kadın karşıtı söylemlerini hatırlatan Keskin, “Bu yasadan çıkarılmış bir kavramdır. İstanbul Sözleşmesi’ne imza atan bir devlet bu söylemlerde bulunamaz. Şu anda bu coğrafyada Cumhurbaşkanı da Yargı Cumhuriyeti de bu sözleşmeye uygun kararlar vermiyor. İmzaladıkları bu sözleşmeye uygun davranmıyor” dedi.

‘DEVLET KADINA ŞİDDETİ ARTIRIYOR’

Kadına yönelik şiddetin politik olduğunun altını çizen Keskin, “Devlet dili sertleştiği dönemlerde kadına yönelik şiddet artıyor. İçişleri Bakanı bütün sözleşmelere aykırı olarak ‘ben talimat verdim yakalarsanız lime lime edin dedim’ diyor. Bunu İçişleri Bakanı söylüyor. Ne yapıyor? Şiddeti körüklüyor. Böyle bir şey yapamaz. Biz bu yüzden kadın şiddeti politiktir diyoruz. İstanbul sözleşmesi bir an önce içselleştirilmeli ve uygulanmalı, uygulamayanlar gerekli cezaları almalı” ifadelerini kullandı.

BAŞVURANLARIN NEREDEYSE TAMAMI KADIN

Daha sonra raporu okuyan İHD Kadın Sekreteri Nuray Çevirmen, özellikle 11 Mart 2020 tarihinde ilan edilen Covid-19 salgınıyla beraber halihazırda yüksek olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her alanda daha da derinleştiğini ifade etti. Her krizde olduğu gibi bu krizde de en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini ve kadınların temel haklarına erişmekte pek çok engelle karşılaştığını söyleyen Çevirmen, “İnsan Hakları Derneği’ne yapılan başvurulardan, basın ve internetten taradığımız haberler ile verilerden derlediğimiz raporumuzda yer alan sayıların ötesinde kayıt altına alınmamış, kolluk kuvvetlerine ya da kurumlara ulaşamamış çok sayıda kadının yaşam hakkı ihlali dâhil çeşitli hak ihlallerine uğradığını öngörebiliyoruz ve güncel resmi verilere ulaşamıyoruz” diye konuştu.Çevirmen, 2020 yılında İHD’ye internet aracılığıyla yapılan 1323 başvurunun olduğunu ifade ederek, “Yüzde 47’sini ekonomik ve sosyal haklar temelli ihlaller oluştururken yüzde 53’ünü başta hapishanelerdeki olmak üzere çeşitli hak ihlalleri oluşturdu ve bu ekonomik sosyal haklar temelli başvuruların yüzde 75’i kadınlar tarafından yapıldı. Kadınların başvurularında maddi yardım talebi ve işsizlik yüksek oranlarda göze çarparken sıralama gıda yardımı, deprem sonrası destek ve hukuki destek talepleriyle devam etti” diye konuştu.

KADIN GAZETECİLER

Hapishanelerde ise kadınlara yönelik hak ihlallerinin salgın bahane edilerek daha da arttığını sözlerine ekleyen Çevirmen, “Kısıtlı olan haklarına erişimin zorlaştığını gördük. Çıplak arama, işkence ve kötü muameleyle hapishanelerde, eylemlerde, gözaltılarda karşılaşmaya 2020 yılında da devam ettik” ifadelerini kullandı.Çok sayıda kadın gazetecinin yargılandığını ve tutuklandığını belirten Çevirmen, şu an 3’ü tutsak 20 kadın gazetecinin yargılandığını dile getirdi.

İŞ CİNAYETLERİ

Çevirmen, lezbiyen, biseksüel ve trans kadınların, iktidarın ve resmi kurumların son yıllarda daha da artan homofobik ve transfobik söylemlerinin etkisiyle salgın dolayısıyla kapanmak durumunda kaldıkları evlerde ve kamusal alanlarda hak ihlallerine ve tehditlere maruz kaldığını söyledi.

Çevirmen, şöyle konuştu: “Kadın emeği ve istihdamına bakıldığında hâlâ ev içi emeğin görünmez olmasının yanı sıra pandemiyle beraber ilk gözden çıkarılan kesimin yine kadınlar olduğu gözler önüne serildi, kadınların güvencesiz çalışma ve işsizlik oranı arttı. 2020’de iş cinayetleri sebebiyle 148 kadın hayatını kaybetti. İş cinayetleri verilerine göre kadınların çoğu kayıt dışı ve sendikasız. Nafaka hakkına ve İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik ortaya çıkan asılsız, manipülatif ve kadınların mücadele ederek elde ettikleri hakları hiçe sayan söylemler 2020 yılında yine artarak devam etti. İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak adına ülke genelinde gerçekleştirilen protestolarda kadınlar pandemi tedbirlerine dikkat edilmeden gözaltına alındı.”

RAPORDA YER ALAN İHLALLER

Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:Engelli kadınlar, pandemi sürecinde de göz ardı edildi; temel haklara erişmekte zorluk yaşadı ve özellikle sağlık, eğitim gibi alanlarda dezavantajlar büyüdü. Kadın sığınakları halihazırda yetersizken yine pandemi bahane edilerek kadınların sığınaklara ve ŞÖNİM’lere ulaşması çoğunlukla engellendi.Ek olarak, yasal olmasına rağmen pratikte kadınlar özellikle devlet hastanelerinde kürtaj yaptırmak istediklerinde keyfi ve asılsız iddialarla kürtaj hakkına ulaşmakta zorluk çekti.Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve olmayan en az 709 kadın seks işçiliğine zorlandı, en az 1075 kadın ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz bırakıldı, taciz ve tehdit edildi, kaçırıldı, en az 41 kadın intihara sürüklendi, en az 178 kadın şüpheli şekillerde ölü bulundu ve en az 316 öldürüldü. Başta belirttiğimiz gibi ne yazık ki bu sayıların çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Buna karşılık; 6284 Sayılı Kanun çoğu zaman uygulanmadı, İstanbul Sözleşmesi iptal edilmeye çalışıldı, meclise verilen soru önergeleri hükümet tarafından reddedildi.”

YAPILMASI GEREKENLER

Raporda, şu talepler yer aldı:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği her alanda derhal sağlanmalı. * 6284 Sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulanmalı. * Pandemi döneminde kadınlar ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmeli, herhangi bir geliri olmayan kadınlara maddi destek sağlanmalı. * Kadına yönelik şiddet konusunda 7/24 kadınlar tarafından ulaşılabilecek profesyonel kişiler ve kurumlar oluşturulmalı, telefona ulaşamayan kadınlar için alternatif yollar kurulmalı ve bunlar Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce gibi pek çok dili barındırmalı, işaret dili bilen personel bulunmalı. * Mülteci ve sığınmacı kadınların güvenliği sağlanmalı ve sığınmacı/mülteci kadınlara yönelik güçlendirici çalışmalar yapılmalı. * Sığınaklar erişilebilir ve uluslararası standartlara uygun olmalı. 60 yaş üzerindeki kadınlar da sığınaklara kabul edilmeli. * Sığınaklardan çıkan kadınlar için ekonomik ve sosyal yardımlar işlevsel olmalı. * Kolluk kuvvetlerinin keyfi bir şekilde caydırıcı ve yanlış bilgi vermesine yaptırım uygulanmalı.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz