Çağımızın en önemli sorunu olan küresel ısınmanın azaltılabilmesi için atmosfere salınan karbondioksit gibi sera etkili gazların da azaltılması gerekiyor. Bu kapsamda son yıllarda özellikle hibrit veya tümüyle elektrikle çalışan motorlu taşıtların üretiminde katlanan bir artış var. Ancak elektrikli motorlar halen oldukça kısa olan kapasiteleri hem de şarj zorlukları nedeniyle henüz pazarda çoğunluk oluşturacak kadar talep görmüyorlar.
Almanya’da yapılan bir araştırmadan çıkan sonuçlar, araç kullanıcılarının çekincelerine ışık tutuyor. Allensbach araştırma kuruluşunca Niedersachsen eyaletinde kış aylarında yapılan ankete katılanların yüzde 55’i elektrikli motorlu bir taşıt almayı düşünmediğini belirtiyor.
Ankete katılanların sadece yüzde 29’su bu fikre sıcak baksa da bu kişilerin de üçte ikisi kısa vadede böylesi bir planları olmadığını belirtiyor. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 9’u önümüzdeki 3 yıl içerisinde bu tür taşıtlardan ‘alabileceğini’ beyan ediyor.
Araştırmada, özellikle kış aylarında yaşanan sorunlar nedeniyle ‘elektrikli motorlu taşıtlara olan hevesin azaldığı’ yorumu yapılıyor.
ÇEKİNCELER CİDDİ BİR ARTIŞI ENGELLİYOR
Peki, küresel ısınmaya karşı mücadelede petrol kaynaklı yakıtlarla çalışan taşıtların saldığı karbondioksit (CO2) gibi gazların emisyonlarının salınmasının önemi bilinmesine rağmen neden elektrikli motorlu araçlar yeterli ilgi görmüyor? Araştırmaya katılanların yüzde 61’i yeterli düzeyde şarj istasyonunun bulunmamasını buna gerekçe gösteriyor. Yüzde 62’yi aşkın bir kesim ise, elektrikli araçların tek şarjla istenilen düzeyde mesafe kat edilememesine dikkat çekerken, yüzde 57’lik bir kesim bu tür araçların klasik yakıtlılara oranla çok daha fazla pahalı olmasından dolayı geri duruyor.
Benzer şekilde katılımcıların yüzde 57’si elektrikli araçların gerçekten daha çevre ve iklim dostu olduğundan emin değil. Zira bu araçların üretimlerinin kendisinin başlı başına ciddi bir enerji tüketimine neden olduğu, baterilerinin geri dönüşümüne dair ileride oluşacak sorunlara kesin cevaplar verilemediği de biliniyor.
Katılımcıların yarısına yakını da bu tür araçların şarj edilmesinin uzun saatler almasını gerekçe gösterirken, benzer oranda bir kesim de yakıtlı araçlara oranla yeterince sağlam olamayacaklarını düşünüyor.
SON BİR YILDA 4 KATA YAKIN ARTIŞ SAĞLANDI
Elektrikli araçların satışında yeterli düzeyde olmasa da her yıl düzenli bir artış yaşandığı biliniyor. Almanya örneğinde de bu görülüyor. Almanya’da 2019’da tümüyle elektrikli olan 63 bin yeni araç satılırken, piyasadaki payı sadece yüzde 1,8 idi. 2020’de ise bu pay 194 bin araçla yüzde 6,7’ye kadar yükseldi. Ancak satılan araçların önemli bir kısmı henüz boyut olarak oldukça küçük olanlardan veya birkaç yüz kilometreye kadar olan şarj hacimleriyle dikkat çekiyorlar.
Bu alanda başı Norveç ve Hollanda gibi ülkeler çekse de Almanya ve Fransa gibi büyük ülkelerde eğilimin elektrikli araçlar lehine olduğu biliniyor. Zaten Avrupa’nın birçok büyük kentinde dizel motorlu araçlara getirilen yasaklar sayesinde benzin, hibrit (hem yakıtlı hem elektrikli) veya elektrikli araçlara olan talebin artması kaçınılmaz.