DEP milletvekillerinin Mecliskapısında yaka paça tutuklanmasından 27 yıl sonra bugün yine halk iradesi tehdit altında. Eski eşbaşkanları dahil binlerce üyesi cezaevinde olan HDP, yine fezlekelerle tehdit ediliyor
Türkiye siyasi tarihine “2 Mart Darbesi” olarak geçen Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin Meclis’te gözaltına alıp tutuklanmasının üzerinden 27 yıl geçti ama siyasi iktidarlar ve devletin Kürtlere, Kürtlerin siyasi temsiliyetine olan bakışı hiç değişmedi. DEP’lilerin gözaltına alınması fotoğraflarıyla 2016’daki tutuklamaların fotoğrafları ve şimdilerde artık her gün yaşananlar yanyana konulduğunda, ortaya çıkan Türkiye’nin manzarası oluyor.
Meclis kapısından cezaevine
1991 seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) listelerinden Meclis’e giren DEP’lilerin dokunulmazlığı Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine 2 Mart 1994’de kaldırılmış Orhan Doğan ve Hatip Dicle TBMM çıkışında polislerce gözaltına alınmıştı. 2 gün sonra ise bu kez de Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve bağımsız milletvekili Mahmut Alınak gözaltına alınıp 17 Mart’ta tutuklandı. 16 Haziran 1994′te kapatma kararı geldi. Anayasa Mahkemesi, DEP’in kapatılmasına ve 5′i cezaevinde bulunan 13 milletvekilinin tümünün dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verdi. Böylece Selim Sadak da gözaltına alındı ve 12 Temmuz’da tutuklandı. 8 Aralık 1994’te sonuçlanan DEP Davasında, Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan ve Selim Sadak, savunma bile yapamadan 15’er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı ve karar hızla Yargıtay’ca da onaylandı. DEP’liler, ancak 10 yıl sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “DGM’nin tarafsız ve bağımsız bir mahkeme olmadı” belirlemesine bağlı olarak yapılan yeniden yargılama sonucunda, 9 Haziran 2004′te serbest bırakıldı.
Bir tekerrür: 2016
Kürtlerin ve genel olarak düzen-dışı muhalefetin Meclis’teki varlığı devleti her zaman rahatsız etse de, 7 Haziran 2015’te ortaya çıkan tablo, ne AKP açısından ne de devletin bütünü açısından kabul edilebilir değildi. AKP için hezimet anlamına gelen 7 Haziran Kürtler için ise ilk kez kendi partileriyle kazandıkları bir zaferdi ve bedeli kısa sürede ödetildi. 1994’ten farklı olarak bu kez bir Anayasa değişikliği yapılarak HDP’lilerin dokunulmazlıkları – muhalefetin de katkısıyla- kaldırılırken, yeni bir tutuklama dalgası başlatıldı. Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 9 milletvekili tutuklandı, sonraki süreçte de bir yandan savaş gitgide şiddetlenerek sürerken, diğer yandan binlerce HDP’li cezaevine atıldı, halkın iradesiyle seçilmiş belediyeler gasp edildi. Son olarak da Leyla Güven ve Musa Farisoğulları tutuklanarak cezaevine konuldu. Garê sonrasında yeni planlar Şimdi, yeni bir fezleke/tasfiye dalgası kapıda. Son aylarda MHP tarafından başlatılan “HDP’nin kapatılması” tartışması sürerken, önce HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan dahil 9 fezleke Kobanê Davası kapsamında meclise getirilirken, ardından 28’i HDP’li olmak üzere 33 milletvekilinin dokunulmazlık dosyası daha TBMM’ye gönderildi. Şu ana kadar HDP’li vekiller hakkında Meclis’e gelen dokunulmazlık fezlekesi sayısı 900’ün üzerinde, ancak iktidarın bunlardan bir bölümünü özellikle hızlandırarak komisyonlardan geçirmeyi ve muhalefetin de desteğini isteyeceği bildiriliyor. Aynı süreçte başlatılacak ‘kapatma’ girişimiyle HDP’nin tasfiye edilerek ‘HDP’siz bir seçim’ takviminin işletileceği de Ankara kulislerinden konuşulan konular arasında.
Günay: Boşa kürek sallamayın
İktidarın HDP’ye saldırısının çözümsüzlük siyaseti olduğunu belirten HDP Sözcüsü Ebru Günay, “İktidar Garê’deki sorumluluğunu kapatmak için daha önce de yaptığı gibi yine HDP’ye, eş başkanlarımıza, vekillerimize, seçmenlerimize saldırıyor. Topluma saldırıyor. O nedenle HDP’yi fiilen tasfiye etmek için vekillerimiz aleyhine, uydurma ve yalanlarla dolu kumpas iddianamelerle davalar açılmaya ve vekillikler düşürülmeye çalışılmaya devam ediliyor. Bu çözümsüzlük siyasetidir” dedi. Parti Genel Merkezindeki basın toplantısında konuşan Günay, iktidara seslenerek, “Buradan tekrar belirtmek istiyoruz… Sizin her saldırınız, her yöneliminiz, her kapatma davanız, her soruşturmanız HDP’yi zayıflatmaz güçlendirir. Halk sizden kaçıyor ve yönünü HDP’ye çeviriyor. Anketlere bakın, sizin nefretinize karşı Kürtler, kadınlar, emekçiler, inançlar HDP’ye sımsıkı sarılıyorlar. Çünkü HDP de çözüm, HDP de umut, HDP de kurtuluş var. O nedenle boşa kürek sallamayın ve HDP ile uğraşmayın, bu ülke halkları için faydalı şeyler yapmaya harcayın enerjinizi diyoruz” dedi.
Muhalefet yine kararsız
İktidar, yeni fezleke dalgasıyla muhalefet cephesinde çatlak yaratmayı da amaçlarken, özellikle CHP ve İYİ Parti henüz net tutumlarını belirlemiş değil. Her iki partide de “Fezlekeleri tek tek ele alıp karar verme” eğilimi gözlenirken, AKP’nin istediği şeyin de tam bu olduğu söyleniyor. Muhalefetin baştan ilkesel karşı çıkış yerine ‘dosya inceleme’ yöntemiyle konuya yaklaşması, Millet İttifakı’nı çatlatmak isteyen AKP için yeni bir fırsat olarak ortaya çıkıyor
HABER MERKEZİ