Freedom House, 2014’ten beri 31 ülkede yürütülen “uluslararası baskıya” ilişkin 608 vakayı detaylandırdı.
Raporda, yurtdışında muhaliflerine karşı metodik bir şekilde tacizde bulunan ülkeler üzerinde duruluyor ve bu ülkelerin artan düzeyde cezasızlıktan faydalandığı tepkisinde bulunuluyor.
Rapora göre bu ülkeler muhaliflere ve sürgündeki aktivistlere yönelmek için uluslararası hukukun tüm kaynakları, çift taraflı baskılar, sanal ağların gözetimi, fiziki taciz veya gözdağından yararlanıyor.
İnsan hakları alanında uzman olan Freedom House, “Her durumda, menşe ülkedeki yetkililer, tutuklama, fiziksel saldırı veya sindirme, yasadışı sınır dışı etme veya iade ve şüpheli cinayet yoluyla yurt dışında yaşayan kişilere fiziksel olarak saldırdı” dedi.
Çin bu alandaki en kötü ülke olarak raporda yer alırken, bu ülkenin elindeki tüm olanakları yurtdışındaki muhalifler ve aktivistlere karşı metodik bir şekilde kullandığı kaydedildi.
Raporda Türkiye ikinci sırada yer alıyor. Özellikle 2016’daki başarısız darbe girişimi ardından Türkiye’nin “yoğunluğu, coğrafik genişliği ve hızlı gelişimi” itibariyle” ayrıştığına dikkat çekiliyor.
Ankara’nın “cinayetler, sınırdışılar, fiziki tehditler ve pasaport iptali ya da konsolosluk hizmetlerine erişimin reddi gibi denetimler” başvurduğuna vurgu yapılıyor.
Raporda hedef alınan diğer ülkeler arasında Özbekistan, Ruanda, Rusya, Tacikistan, İran, Suudi Arabistan ve Tayland yer alıyor.
Freedom House, aralarında Çin, Rusya ve Türkiye’nin de olduğu 10 dolayında ülkenin Interpol’ü de araçsallaştırdığı tepkisinde bulundu. Rapora göre bu ülkeler “temelsiz” bir şekilde muhaliflerini kırmızı listeye koyuyor.