Musul geleceğini yeniden inşa etmeye çalışıyor

0
242

Özlemle beklenen açıklama nihayet Temmuz 2017’de yapılmıştı: Dönemin Irak Başbakanı Haydar el Ebadi, Musul’un tamamen geri alındığını duyurdu. Kendisini “İslam Devleti” olarak adlandıran IŞİD milisleri tarafından işgal edilen Kuzey Irak’taki şehrin kurtarılması için başlayan çatışma tam dokuz ay sürdü. Teröristleri güvenli bir şekilde şehirden çıkarmak için Irak ordusu, ABD birlikleri, uluslararası koalisyonunun hava kuvvetleri, Kürt Peşmerge grupları ve diğer birimlerin ortak çabaları gerekiyordu.

Musul’un kurtarılması aynı zamanda büyük bir sembolik öneme sahipti. Zira Haziran 2014’te dönemin IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi, sözde “halifeliğini” burada ilan etmişti.

Musul ve çevresindeki bölge halkı, IŞİD’in terör saltanatının acımasızlığının canlı şahidi oldu. IŞİD’e katılmak istemeyen yüzlerce genç idam edildi. Irak taarruzu başlamadan önce masum halk, canlı kalkan olarak kullanıldı. Birleşmiş Milletler’in bir raporuna göre, bu amaçla bölgede 5 binden fazla aile kaçırıldı.

IŞİD kültürel belleği silmek istedi

Teröristler ayrıca işgal sırasında şehrin kültürel mirasını da sistematik olarak yok etti. Sunaklar ve kilise heykelleri yerle yeksan edilip, kabirler ve kiliselerin çatılarındaki haçlar ve çan kuleleri tahrip edildi. Bazı kiliseler ise tümden ateşe verildi.

Ancak teröristlerin gazabına sadece İslam dışı yapılar uğramadı. “Bâtıl” olarak gördükleri Şii camilerini ve Sûfî türbelerini havaya uçurdular. Kısacası, şehrin tüm tarihî ve kültürel mirasını yok etmeye çalıştılar. Şehir geri alındığında, teröristlerin sağlam bıraktığı tek bir tarihî ve kültürel eser dahi kalmamıştı.

Pennsylvania Üniversitesi’nden arkeolog Richard R. Zettler DW’ye verdiği röportajda, IŞİD’in Kuzey Irak’ın kültürel belleğini tümüyle silmek istediğini söylüyor. Zettler, Irak hükümeti ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde şehrin kültürel mirasını yeniden inşa eden Gerda Henkel Vakfı tarafından desteklenen “Irak Mirası İstikrar Programı” adlı projeye başkanlık ediyor.

Eski Asur İmparatorluğu’nun en önemli şehirlerinden biri olan Ninova, Musul bölgesinde bulunuyordu. Musul ve çevre şehirlerdeki halkın, tarihî geçmişle derin bir bağının olduğunu vurgulayan Zettler, “Musul halkı, MÖ Birinci Asrın başlarında Ortadoğu’nun büyük bölümünü yöneten Asur krallarının soyundan gelmekten dolayı büyük gurur duyuyor. Ancak IŞİD, bölgenin bu tarihî geçmişine ait tüm kalıntıları yok etmek için her şeyi yaptı” diyor.

IŞİD sadece bina ve sanat eserlerini yıkmakla kalmadı, sosyal dokuya da büyük zarar verdi. Bologna Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan ve Gerda Henkel Vakfı’nın desteğiyle Musul’un yeniden inşasının sosyolojik ve siyasi ayağından sorumlu olan siyaset bilimci Irene Costantini, teröristlerin etnik ve dinî azınlıklar üzerindeki baskısının, şehirdeki farklı nüfus grupları arasındaki zaten gergin ilişkileri daha da kötüleştirdiğini söylüyor.

Azınlık mensupları, IŞİD terörüne tepki olarak silahlı gruplar oluşturdu. Costantini DW’ye verdiği demeçte, “Ancak bu gruplar güvenliği sağlamak yerine, nüfusun geri kalanı tarafından ek bir güvensizlik faktörü olarak algılandı” diyor.

Yeni bir kimlik

Toplulukların birbirine olan güvenini yeniden tesis etmek için geçiş dönemine mahsus bir hukuk sistemine ve bir ulusal uzlaşma programına ihtiyaç duyuldu. Constantini, “Ancak bunların uygulanabilmesi için, yerel ve ulusal politikacıların kararlı ve azimli tutumlarına bağlı olan uzun vadeli süreçler gerekiyor” şeklinde konuşuyor.

Bu sürecin en temel parçalarından birini de tahrip edilmiş veya zarar görmüş kültürel miras alanlarının yeniden inşası teşkil ediyor. Bu şekilde insanlara, kimliklerinin bir kısmının iade edilmesi hedefleniyor. Yeniden inşa çalışmalarının ortaklaşa yürütülmesi, aynı zamanda toplumdaki farklı grupları bir araya getirmeye ve yaşadıkları işgal dönemine ilişkin bir farkındalık oluşmasına da katkı sağlayabilir. Bu, gelecekte tüm halk gruplarının birlikte yaşamasının ve yeni bir üst kimlik oluşturulmasının da ön koşullarından biri olarak kabul ediliyor.

Yeniden inşa artık politikacıların önceliği değil

Zettler, yıkılan veya yok edilen birçok şeyin yeniden canlandırılabileceğini söylüyor: “Musul’daki camileri, kiliseleri, türbeleri, tarihî evleri, kale duvarındaki kapıları ve daha fazlasını restore etmek veya yeniden inşa etmek mümkün.” Bununla birlikte, eski şehirdeki kiliselerin yeniden inşa edilmesi, muhtemelen maddi değer ve pratik faydadan ziyade sembolik bir değer ifade edecek. Zettler, “Zira, yerlerinden edilmiş Hıristiyanlardan muhtemelen yalnızca birkaçı şehre geri dönecektir” diyor.

Ancak Costantini, yeniden inşa fikrinin siyasi ajandanın alt sıralarına kaydığını söylüyor. Bunun için ayrılan fonlar, ihtiyacı karşılamaya yetmedi. Bir zamanlar IŞİD tarafından işgal edilen bölgede, yok edilen kültürel mirasın yeniden tesisi için yaklaşık 88 milyar dolara gerek olduğu tahmin ediliyor.

Ülkenin aynı zamanda yeni sorun ve zorluklarla da karşı karşıya olduğunu vurgulayan siyaset bilimci Costantini, siyasi ve ekonomik krizler, korona salgını ve diğer toplumsal sorunlar nedeniyle yeniden inşa projesinin, politikacılar nazarında önemini yitirdiğini söylüyor.

©Deutsche Welle Türkçe

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz