Cumartesi Anneleri, Süleyman Cihan için buluştu

0
294

Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için sürdürdükleri eylemlerinin 748’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polis engeli üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini yaptı. Sokak, polisler tarafından her hafta olduğu gibi yine ablukaya alındı. 

Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da destek verdi. 

Eylemde, 29 Temmuz 1981’de gözaltında kaybedilen, daha sonra cenazesi bulunan Süleyman Cihan’ın faillerinin yargılanması istendi. Haftanın basın açıklamasını kayıp Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı.

Tosun, polis engeli ve ablukasına tepki göstererek konuşmasına başladı.

HİKÂYESİ

Tosun, Süleyman Cihan’ın hikâyesini şöyle anlattı:

“31 yaşındaki Süleyman Cihan İstanbul’da yaşıyordu. Devrimci kimliği nedeniyle 12 Eylül askeri darbesinin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı. 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne’den İstanbul’a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul’a yaklaştığı sırada sivil bir ekip tarafından durduruldu. Otobüsten indirilerek gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Durumdan haberdar olan ailesi ve avukatları hemen, İstanbul Emniyeti 1’inci Şube, 2’nci Şube ve Askeri Savcılık nezdinde girişimlerde bulundu. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Gözaltı kararını veren İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı ve gözaltı işlemini gerçekleştiren İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 23 kişinin ‘Onu emniyette işkencede gördüm’ diye tanıklık ettiği Süleyman Cihan’ın gözaltına alındığını reddetti. 85 gün süren ısrarlı arayışın sonunda Süleyman Cihan’ın ağır işkence sonucunda öldürüldüğü ve kimliği bilinmesine rağmen Zindanarkası Mezarlığı’na ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği gerçeğine ulaşıldı.”

‘GÖZALTINDA İŞKENCEYLE KATLEDİLDİ’

İstanbul Emniyeti’nin, Cihan’ın katledilmesi ile ilgili Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin’in de imzası bulunan sahte bir belge düzenlediğini vurgulayan Tosun, belgede Cihan’ın 30 Temmuz 1981 tarihinde yer göstermeye götürüldüğü apartmanın 6’ncı katından atlayarak intihar ettiğinin yazıldığını hatırlattı. Ancak Cihan’ın gözaltında işkence ile öldürüldüğünü ifade eden Tosun, şöyle devam etti: “Bu gerçekler, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın olaydan 21 yıl sonra dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı raporla da kanıtlandı. Raporda Cihan’ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürülmüş olduğu kayıt altına alındı. Cihan ailesi yıllardır hukuki girişimlerini sürdürdü. Dosyayı canlandırmak için 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Ancak bugüne kadar hiçbir gelişme olmadı.”

KARDEŞİ: DEVLET KATİLLERİ KORUYOR

Süleyman Cihan’ın kardeşi, aynı zamanda dosyanın da avukatlarından olan Ahmet Cihan da “Bu failler her dosyada benzer özellikler taşıyor. Hükümet Galatasaray Meydanı’nı bize kapatarak failleri koruyor. Ama bin defa katiller yargılanana kadar, devletin görevlilerinin bir daha cinayet işlememeleri için biz alanlarda olacağız. Tek bir kişi kalsak bile biz bu alanları tek etmeyeceğiz. Galatasaray Meydan’ına çıkmak ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

AV. KAVİLİ: DEVLET ÇETECİLİK YAPTI

Cihan Ailesi’nin avukatlarından Ömer Kavili, yürürlükte olan kanunların uygulanmasını istediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Bu dosyada kanun uygulayıcının suç örgütü olduğunu gördük. Ortada işkence ile öldürülen bir insan var. Bu işkence ile öldürülme insanlık onuruna aykırıdır. Bu olayda suç örgütlü işlenmiştir. Bu olayda adı geçen emniyet görevlileri çetecilik yapmıştır. Bu olaydaki emniyet görevlileri bağlı kalacakları kanunları çiğnemiştir. Ancak bunların işlediği tırnak içindeki bu hizmet, başkaları tarafından sipariş edilmiştir. İşte siparişi yapan irade devamlılık göstermektedir. Çünkü cezasız bırakılan olayın failleri devletin ve toplumun gözünün içine baka baka hizmet etmeye devam etmiştir. Ve daha sonraki hizmetkarlara da cesaret vermiştir. Suç tek başına işlenmez. Kısa bir örnekle izah edeyim. Dosyadaki açık olan bir adli tıp raporunda; cinsel organa elektrikle işkence yaptığına dair birden fazla yara mevcut. Raporun fotoğraflarında da bu sabit bir şekilde görülüyor. İşte bu işkence izinin delili olan bu fotoğraflar ve beyan ettikleri ifadeleri ile birlikte delilenmiştir. Ama bu delillere rağmen başka bir yerlere sipariş verilmiş, rapor şunu yazıyor: ‘önemdeki rapora ve olaydaki tanıkların beyanlarına rağmen toplumumuzda çıplaklar kampı bulunmamasına rağmen, makbul ölen kişinin penis ucundaki yanık izinin şahsın yazın deniz kenarında mayo ile güneşlediği zaman, güneş ışınlarından da olmuş olabileceği kanaatindeyim.’ Bu rapor adli tıp profesörü Şemsi Gök ve şuan o şahıs yaşamıyor. Ama onu temsil eden irade yaşıyor.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz