‘Asimilasyonun en büyük aracı eğitim’-VİDEO

0
274

PİRHA – Zorunlu din derslerine ve okullarda mescit yapılmasına tepki gösteren Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Aydın Deniz, “Bizim 30 yıldır verdiğimiz mücadelenin ana taleplerinden bir tanesi zorunlu din derslerinin kaldırılması. Ama bu talep hükümetlerin ya da devletin bir kulağından girip öbür kulağından çıkmasıyla beraber seçmeli din dersleri çıkarttılar. Bu da yetmedi okullarda mescit uygulaması programı var” diye konuştu.

Gün geçtikçe gericileşen eğitim sisteminde sadece tekçi Sünni İslam anlayışı dayatılıyor. Yaşanan bu tekçiliğe karşı eşit, laik, bilimsel ve anadilde eğitim talepleri yükseliyor.

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Aydın Deniz zorunlu din derslerine, okullarda mescitlerin yapılmasına, özel statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi’ne ve eğitimde yaşanan gericiliğe ilişkin Pir Haber Ajansı’na konuştu.

1980 darbesi sonrasına bakıldığında asimilasyona neden olan en büyük aracın eğitim olduğuna dikkat çeken Deniz, “İmam hatiplerin açılması, zorunlu din derslerinin dayatılması Alevi öğrencilerini inançsal boyutta çok ciddi etkilemiştir. Hala da etkilemeye devam etmektedir. 30 yıldır verdiğimiz mücadelenin ana taleplerinden bir tanesi zorunlu din derslerinin kaldırılması. Ama o talep hükümetlerin ya da devletin bir kulağından girip öbür kulağından çıkmasının yanı sıra bir yandan da seçmeli din derslerini çıkarttılar. Bu yetmedi okullara mescit uygulaması programını koydular” diyerek tepki gösterdi.

“KATİLLERİNİZİ SEVİN MESAJI VERİLİYOR”

Zorunlu din derslerinin uygulamalı olarak mescitlerde yaptırılacağını dikkat çeken Deniz, günümüzde okulların türbe yeşiline boyandığına ve duvarlarına Osmanlı padişahlarının resimlerinin asıldığına değindi. Bu durumun Alevi öğrencilere “Katillerinizi sevin, bunlar iyidir, asıl suç sizdedir, sizin yol önderlerinizdedir, ulularınızdadır” mesajı verdiğini kaydeden Deniz, “Karşısında Yavuz Sultan Selim’in resmi var. Yani bir Alevi öğrenci her gün onu görmek zorunda kalıyor. Bunun bilincinde olan öğrenciler ya okuldan soğuyor ya da eğitimden soğuyor kendini okula ve eğitime vermiyor. Bilinçsiz olan öğrenciye ise kendi katili sevdiriliyor farkında olmadan. Dolayısıyla aslında bir bütün olarak düşünmek gerekiyor.” dedi.

“BİZ DEDELERİN SERTİFİKA İLE DEDE OLMASINA KARŞIYIZ”

Laikliğe aykırı olan bu eğitim sistemi ile aynı zamanda Alevilerin tepkisini azaltacak adımların atılacağına ve özel statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi’nin açılmasının bu adımlardan biri olduğuna dikkat çeken Deniz, “Başta dede yetiştirileceği söylendi. Alevi kurumları olarak biz dedelerin bir kursla, sertifikayla, diplomayla, dede olmasına karşıyız. Bizim 700 yıllık bir ocak sistemi geleneğimiz var. Her yol önderimiz yolda ve ocakta pişer. Yani sertifikayla, birilerinden aldığı kursla hele hele sistemden aldığı kursla yetişemez. Buna karşıyız” şeklinde ifade etti.

“ALEVİ DEDESİ YETİŞTİRME LİSESİ ALEVİLERİN ÖNÜN KESECEK BİR TAKTİK”

Okullarda mescit yapılmasına, çocuklara zorunlu din dersleri ile birlikte uygulamalı olarak Sünni Hanefi inancının dayatılmasına laiklik ekseninde karşı çıktıklarını dile getiren Deniz, özel statülü Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi ile “Biz de size Alevi lisesi yaptık. Onun içinde de cemevi var, niye ona itiraz etmiyorsunuz?” denilerek Alevilerin taleplerinin önünün kesilebileceğini vurguladı. Deniz, “Aslında Alevilerin itirazının önünü kesecek bir taktik var ortada. Yalnız bu taktiğe bazı Alevi kanaat önderleri, yol önderleri bu yanlışa düşmekte ve orada kendine yer edinmekte. Bu daha sonra devletin bize emsal olarak göstereceği ve bizim birçok talebimizi de karşılıksız bırakacak önünü kesecek bir sürece götürür. Bakacaksak eğer sisteme, gerçek laiklik üzerinden değerler üzerinden bakmamız gerekiyor.” dedi.

“ASİMİLASYON POLİTİKALARINA KARŞI ALTERNATİFLER GELİŞTİRİLMELİ”

Eğitim sistemindeki asimilasyon politikalarına yönelik alternatiflerin üretilmesi gerektiğini vurgulayan Deniz, asimilasyon politikalarına karşı sadece yılda bir okul başlamadan önce miting yaparak, ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerinin önünde birer basın açıklamasıyla tepki göstererek ve bireylerin zorunlu din derslerine karşı dava açarak aldığı kararlarla bir sonuca varılamayacağını kaydeden Deniz sözlerini şöyle tamamladı:

“Zorunlu din dersleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı ile yasaklanmıştır ama hükümet bunu uygulamıyor. Çünkü tehlikeli. Yani bugüne kadar yaptıklarının yanlış olduğunu kabul etmek zorunda kalmış olacaklar. Bunu gerekirse sivil itaatsizlik eylemleriyle gerekirse farklı yöntemlerle daha çok kamuoyu yapıp Alevi canlarımızın duruşunu daha da netleştirmemiz gerekiyor. Tek başına sadece basın açıklamalarıyla iki kurum başkanının yan yana gelip ‘Biz de böyle düşünüyoruz’ demesiyle bu işlerin olmadığını gördük. 30 yıllık hak talep mücadelemizde kazanım olarak elimizde var sıfır. Sadece Alevileri ve Aleviliği meşrulaştırdık mücadeleyle ama yasal olarak aldığımız hiçbir hakkımız yok. Ne AİHM kararlarını dayatabiliyoruz ne bireysel olarak burada Türkiye’de kazanılmış davalar kişiye özel ve çocuğa özel olmuş oluyor. Bir emsal teşkil etmiyor. Emsal teşkil etmediği için de milyonlarca Alevi çocuğu yine bu asimilasyon politikalarına maruz kalıyor.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz