24 Kasım 2017 tarihinde tutuklanan TV 10 çalışanı Kemal Demir bir yıldır cezaevinde tutuluyor.
Bir yıldırSilivri 5 No’lu Cezaevi’nde tutuklu bulunan TV10 kameramanı Kemal Demir’in ilk duruşması 3 Temmuz 2018 İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde bulunan 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutukluluk hali devam eden Kemal Demir’in davasıyla ilişkili İstanbul’un yetkisizliğine karar verilerek dava Mersin Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Mersin’de bulunan mahkeme de dosya üzerinde karar alarak yeniden yetkisizlik kararı verdi. Dosya şuan yargıtayda ancak oradan da bir sonuç çıkmadı.
Tutukluğunun birinci yılında bulanan Kemal Demir Alevinet’e bir mektup kaleme aldı.
Demir’in mektubu şöyle:
Merhaba Dostlar,
Sizleri tutsaklığın sıcaklığı ile selamlıyorum.
24 Kasım 2017 tarihinden beri tutuklu bulunuyorum. Üzerime alınan tutuklu yargılanma kararından itibaren 7 ay neyle suçlandığı bilmeden cezaevinde kaldım. Şahsımla ilgili iddianame tam 7 ay sonra çıkarıldı. İddianamenin geç hazırlanması ve uzun tutukluluk sürecim bana özel bir politika değildi. Türkiye Cumhuriyeti yargısının son dönemlerde bir çok siyasi tutukluya yaşatığı sürece beni de tabi etti. İddianamenin elime geçtikten sonra 28. ACM’sine gönderilmiş, örgüt üyesi olduğum iddia edilmiştir. Hiç bir somut delil olmadan sadece şüphe üzerine üyelik ile suçlanmıştım. Defalarca itiraz dilekçesi ile mahkeme başvurmama rağmen hiçbir dikkate değer görülmedim ve dosyam üzerinde yetkisizlik kararı verilerek, yargılamam uzatıldı. Uzun tutuklu sürem göz ardı edildi ve dava sürecim sürüncemede bırakıldı. Daha sonradan öğreniyorum ki dosyam Mersin 8. ACM’ye gönderiliyor ve burada da ben daha mahkeme yüzü görmeden mahkeme karar alarak yeniden yetkisizlik kararı veriyor ve dosyamı yargıtaya gönderiyor. Şuan son olarak dosyam Ankara 5. Yargıtay dairesinden uyuşmazlıklık mahkemesinde bekletiliyor. Uyuşmazlık mahkemesi benim davamın nerede görüleceğine karar verecek. Bu bahsettiğim yargılama süreci 1-2 günde sona ermiyor maalesef. Süre uzuyor, ben yargılanmıyorum ve hayatım alt üst olmaya devam ediyor. Şunu da değinmek isterim: İstanbul’da ki mahkeme hakkımda suçun vasıf ve mahiyetinde değişiklik olduğuna dair mütalaa verdi.Yani mahkeme savıcısı örgüt üyesi olmaksızın örgüte yardım noktasında mütalaa vererek hakkım da ki dayanaksız suçlamayı kendince hafifletti.
Ben tutsak olduğumdan beri 1 yıl geçti. Buraya girdiğimde emekleyen evladım Roni şimdi koşuyor ve hala mahkemenin belirsizliği sürüyor. Afrika mahkemelerinde gerçekleşen yargılamalar bile buradaki süreçlerden daha kısa. Türkiye Cumhuriyeti yargısı bir kez daha şahsım üzerinden kanıtlamıştır ki , uzun tutukluluk ve yargılamanın uzaması bu ülkenin adalet sorunu ortaya çıkarıyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi cezaevi koşulları insan hak ve onuru hiçe sayıyor. 7 kişilik koğuşlarda 35 kişi kalıyoruz. Onlarca hasta tutuklu arkadaşımız var. Tedavi koşulları sağlanmıyor. Ben bunları gördükçe artık kendi yaşadıklarımı bir kenara bırakmaya başladım.
Sadece bunlarda değil. Devletin yıllardır sürdüğü inanç politikası burada da peşimizi bırakmadı. Bizi burada sunnileştirme ve asimilasyona uğratma çabaları devam ediyor.İnancımızın gereği olarak burada bir kısım arkadaşlar Muharrem (Matem) orucunu tuttuk. Cezaevine onlarca talepte bulunmamıza rağmen bize uygun şartları sağlamadılar. Biz her şeye rağmen zor şartlarda da bulunmasak orucumuzu tutmaktan vazgeçmedik. Ancak çabalarımız sonucu durumuz basında ve mecliste gündeme geldikten sonra 12. günde cezaevi yönetimi bizle görüşerek taleplerimizi sordu ama tabi iş işten geçmiş ve biz o zor şartları yaşamıştık artık. Her türlü baskıyı rağmen inancımızı burada da sürdürmeye devam edeceğimizi duyurmak istedim.
Adil olmayan tutuklamalar ile mesleğini icra eden biz gazetecileri susturmaya çalışanlar bizim üzerinden muhalefeti baskı altına almaya çalışıyorlar. Basın özgürlüğü hiçe sayılıyor, insan onuru yok ediliyor. Bu yaşananlar ülkem adına üzücü bir hala geldi. İnanıyorum ki bir gün adalet hepimiz için gerekli olacaktır.
Tüm tutuklu gazetecileri selamlıyorum. Hızır yoldaşları olsun…
Aşk ile… Allah Eyvallah…
Kemal Demir
Silivri 5 No’lu Cezaevi