Kürtler en büyük katiline direniyor, direnecekler…

0
240

Hitler rejimi, “içeriden askerlerimize ateş edildi, şimdi savunmadayız” yalanına sarılarak, tank birliklerine “hücum” emri vermiş, Polonya’yı işgal etmişti.

Oysa, Polonya‘nın bugünkü Efrîn kadar masum olduğunu bütün dünya biliyordu. Buna rağmen, yine Efrînlilerin “imdat” sedasını andıran “biz kimseye taş bile atmadık” çığlığına kör durmuş, sağır ve dilsiz bakmışlardı. Çünkü, Hitler’in “tek adam” olduğu Almanya, kara ordusu, uçak filoları, tank taburlarları, Türklerin JÖH‘leri, PÖH’ler, Osmanlı Ocaklarını andıran SS ve SA kıtaları ile bir terör yumağıydı. Önüne çıkanı tehdit eden haydut kalesi…

Kimse bulaşmak, katran karası bu belayı üstüne sıçratmak istemiyordu. Naziler, bunu bildikleri için, huzur içinde terör rüzgarları ekiyorlardı. Bugün Kürtler, Türk devleti için ne ise Yahudiler de Nazi rejimi için oydu.

Yine de, dünyanın tepkisini ölçmek, ağır adımlarla kırıma el attılar. Hitler, bu dönemde tepkileri hatırlatan adamlarına şöyle diyordu:

“Türkler, Ermenileri kırarken dünya ne tepki ki?”
Ve büyük kırım başladı. Toplama kampları kuruldu. Gerçekten de dünya sağır, dilsizdi. Hiç bir tepki yoktu. Naziler, huzur içinde iç düşmanlarını temizliyorlardı.

Nitekim bu sessizlik, yıllar sonra, 1990-2000 yılları arasında, Türk devletine ilham kaynağı, yol göstericilik olacaktı. Kürtler, “faili meçhul cinayet” ve “çıkan çatışmada silahlarıyla birlikte ölü olarak ele geçirildiler” söylemleriyle kırıldılar. Ana yurtları yangına verildi. Dört milyon kişi, mültecileşti.

Bunlar olurken medeniyetler yaratmış dünya, kötürümce kıpırtısız, lal ve sağır değildi. Katillere takdirlerini bildirme ataklarını tazeliyor, Kürtler Avrupa ve Amerika boyunca terörist ilan ediliyordu. Katledilmiş, kültürü ve diliyle yok edilmeye devam edilen bir halk, var olma direnci gösterdiği için tetöristti, medeniyetini sevdiğim dünyada….

Çünkü, Türk devleti onlar için, bir pazardı. Türk ordusu, çıkar sınırlarını koruyan muhafız, kazançlarının da bekçisiydi. Bugün, halleri hala böyledir. Efrîn, üstlerine gelen yurt hırsızına, talancıya, onur tecavüzcüsüne 50 gündür ölümüne direniyor. Efrîn’de yeşertilmiş seçkin bir medeniyet, Cizre’de insanları diri diri yakmış, Sur’da tankların paletleriyle ezmiş, Suriye çöllerinde törensellikle kurbanlık gibi kanatarak kesmiş barbarların saldırısı altında.

Ama vicdanı tutulmuş dünya, sessizlikle seyrediyor. Ermeni ve Yahudi soykırımından sonra, Kürt soykırımına seyirci durma gibi… Naziler cinayet işlerken Britanya, Fransa ve Rusya imzaladıkları ikili anlaşmaların güvencesi ile kendilerini dokunulmaz görüyor, huzur içinde lal, sağır, kör duruyorlardı.

Efrîn işgaline sevk edilen Türk JÖH’leri ve PÖH’lerini andıran SS, SA’lar kıtaları ve tanklara bindirilmiş kara orduları Çekoslovakya’yı, Avusturya’yı da, işgal ederken de huzurluydular. Ta ki Fransa, İskandinavya işgalinden sonra Britanya ve Rusya’ya sıra gelene kadar…

Bugün Türk Faşizmi, Nazi yalanları ve kırım biçimlerini kitabını masaya yaymış ezberliyor ve ezberlerini Kürtler üstünde deniyorlar. Dünya “kêr û lal” seyirdedir.

Paris’te yaşayan Kürt tarihçi ve siyaset bilimcisi Prof. Dr. Hamit Bozaslan, geçenlerde gazeteci İrfan Aktan’a dediği gibi şehitlik, düşman ve hain kavramları Nazilerden ödünç, ortalıkta dört dönüyorlar.

Naziler için, birincil iç düşman Yahudilerdi. Hitler de, kırıntılarla besleyip dayanak yaptığı ve saldırı gücü olarak kullandığı ayak takımını (lümpen) düşmanı öldürürken şehit olmaya çağırıyordu. Onları, bu dünyada ödüllendiren katil, böylece öteki dünyada da cennet bağışlamış oluyordu.

Muhbirlik ve kan dökücülük parayla ödüllendiriliyordu. Aynı kirli yol, Kürtlere karşı takip ediliyor, bugün. Oysa, hangi isim ve şekil altında olursa olsun, insan hayatıyla kazanılmış para kirlidir. İnsan kanı ile beslenmedir. Faşizm bunu yapıyordu. Bugün, insanlığı kirleterek aynı yolda ilerliyor.

Ancak Hitler, bunlardan farklı olarak, bütün düşmanlarına vekaleten Yahudi avına çıkmıyor, sınır ötesi seferler düzenlemiyordu. Türk Faşizmi, bugün Efrîn’de Arap ve Acemlere vekaleten, Kürtlerin soylarını kurutma hesabında. Efrîn’i, bu histeri ile yakıp yıkarak talan ediyor, bebekleri katlediyor.

Yeni vekaleten savaş ise yoldaydı. “En büyük Türk, Kürtleri katledendir” narası, en büyük övünç ya. Ötekilerin rekorunu, bunlar egale etmek istiyor.

Nitekim Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Mayıs ayında da, Irak’ın yardımı ile İran sınırı boyunca ta Ürdün’e kadar uzanan Kandil‘e ve bu arada Şengal’e saldıracaklarını haber veriyordu. Nazi ruhu, bu. Yapar mı? Yaparlar. Yeter ki, insan mutluluğuna kasıt olsun, her şey beklenir, bunlardan.

Nazilere seyirci kalanlar, bir kere daha sıralarını bekliyorlar. Oysa, Türk tipi Naziler, Fransız, Alman ve Amerikalı sivillerden sonra, çağın en büyük Mafya örgütlenmesini ilan edercesine Yunanlı askerleri de rehin aldılar. Kendi sularında araştırma yapan Kıbrıs’ın üstüne savaş gemileri gönderdiler.

Kürtler, en büyük Kürt katiline de direniyor, direnecekler, ama seyirciler de Mafya’nın hedefinde…
(Y.Özgür Politika)

Ahmet Kahraman

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz