Fatoş GÖKSUNGUR: Kahraman’ Maraş’tan MARÊ RAŞ’e dönmek…

0
934

Maraş deyince ilk olarak boşaltılmış ve insansız bırakılmış bir coğrafya akla gelir Kapılarına işaret konularak katliama uğramış bir halk. Avrupa ile özdeşleştirilen bir coğrafya… Bir Kürt Kızılbaş şehri… ve çoğu zaman Kürtçesiyle alay edilen bir kent… Maraş deyince kadınlar gelir akla. Her kadının nakışla işlediği Şahmaran’ın asılı olduğu evler… Renklerini kanaviçeye nakşederken kendini görür Şahmaran’da. Hep farklı renklerde işler Maraşlı kadınlar Şahmaran’ı. Alevilikteki kadının eşitlik ilkesi Maraş’ta kendini fazlasıyla hissettirir. Kadın yaşamın her alanındadır. FATE RAŞ’tır. At sırtında. Besê ANUŞ’tur. Özürlüğe olan tutkusuyla. Terolar’da direnişin sembolüdür.

Cemlerde sorun çözendir. Kendilerini son yıllara kadar “Am Kurmancın!” diye ifade eden Maraşlılar, bu deyimin içinde Aleviliği ve Kürtlüğü birlikte yaşar; her daim kimliğini dilini, ve inancını günlük yaşam telaşında kanıtlamaya çalışır Maraşlılar… Maraş’ın köylerinde yaşayanlar yüzyıllardır doğal toplum olma özelliğini, kendi inanç yapılarını ve yöreye özgü ‘Kurmanc’ dili ve ağzını günümüze kadar korumuşlardır. Buna rağmen kendi siyasal ve toplumsal zeminimiz açısından dahi Alevilik Dersim üzerinden, Kürtlük ise Kürdistan’ın diğer bölgeleri üzerinden ifade edilip şekillendirilmeye çalışılmıştır. Maraş kimliği arada bir yerde durmaktadır. Arkeologların yaptığı kazılarda elde edilen bulgular, yörede insan yerleşiminin üst Paleolitik çağda başladığını ve Neolitikten günümüze kadar geldiğini göstermektedir. Bu bağlamda birçok medeniyete ve etnisiteye ev sahipliği yapmıştır Maraş. Devlete göre bir Türk şehri (onlara göre her yer Türk’tür zaten), bazı alan araştırması yapan yazarlara göre ise Ermeni şehri…

Oysa Kürdistan coğrafyası içinde olduğu kesindir. Tarihsel süreç içerisinde birçok etnik kimlik ve inancın yaşadığı Maraş, bizdeki Kürtçe ismi ile ‘MARÊ RAŞ’, geçmişten günümüze kadar ve bugünde bir Kürt Kızılbaş şehri olarak Kürdistan’da yerini almıştır. 1915 Ermeni Soykırımının bir ayağı da, Maraş’ta binlerce Ermeni’nin sürgün ve katliamdan geçirilmesi idi. Kimi yazarlar ve alan araştırmacıları 1920’lere kadar Maraş Merkez’de 40 bin civarında Ermeni’nin yaşadığını belirtir. Osmanlının Kemalist rejime devrettiği katliamcı politikası tekçilikle birleşince bugün neredeyse Maraş’ta tek bir Ermeni dahi kalmamıştır. İlçeleri ve köyleri ağırlıklı olarak Kürt Alevisi olan bu kent, 78’deki Maraş katliamından sonra devletin sistemli olarak uygulamaya soktuğu göç ettirme ve demografik yapıyı bozma politikası nedeniyle büyük nüfus kaybına uğramıştır.

Kesin olmamakla birlikte bazı verilere göre bugün Avrupa’da 250.000 civarında Maraşlı yaşamaktadır. Günümüzde de Kürtsüzleştirme ve Alevisizleştirme politikası ile devletin Kahraman Maraş’ı Türkleştirme yolunda hızla ilerlemektedir. Tarihte Ermenisizleşen Maraş, şimdi Kürtsüzleştirme ile yüz yüzedir. Devlet, kahramanlığını Terolar’a kurduğu IŞİD kampı ile bir kez daha göstermiştir. 27 bin Arap Sünni IŞİD hücresini Pazarcık ve Maraş’ın ortasına yerleştirmiştir. Alevi Kürdün MARÊ RAŞ’ı, Türk İslamcı devletinin KAHRAMAN Maraş’ına dönüştürülmek istenmektedir. Devlet, katliam ve soykırım politikaları ile Kürt Alevi toplumunun Maraş kimliğini terk etmesini istiyor.

Dilinden, inancından, kültüründen, geçmişinden arındırılmış kimliksiz bir toplum haline dönüştürmek için sistemli bir politika adım adım hayata geçirilmeye çalışılıyor. ‘78 katliamından sonra, uzun yıllar yöre halkı Maraşlıyız demeye utanırlardı ve Maraşlı olmayı red ederlerlerdi. Katliamla Türk İslamcı faşist bir kimlikle özdeşleşen bir Maraş vardı artık. Ne Kürt’tü, ne Aleviydi… Ve yöre halkı kendilerini Pazarcıklı, Elbistanlı, Nurhaklı olarak tanıtırdı. Yani böyle parçalı bir kimliğe dönüşmüştü. Oysaki ‘kahraman’ olan Maraş’a değil, bizim olan Maraş’a sahip çıkılmalıdır…

Alevi süreğinde bilge ve ermiş insanların önemi büyüktür. Bilinir ki, Maraş’ın en bilinen ermiş insanı ise Elif Ana’dır. Bilge kadın olma özelliği ile bütün Alevi toplumunda saygınlığı ve itikatı vardır. Türbesi her yaz Avrupa’dan Maraş’a, Pazarcık’a gidenlerin ziyaretleri ile dolup taşar. Alevilik le özdeşleşen Elif Ana şahsında devlet, bugün Maraş’ta Aleviliği ve inançsal bilge kişileri adeta sistemin bir parçası haline getirmeye çalışmaktadır. Özünden uzaklaştırma, İslamlaştırma ve ’devletin sevgili kulu’ olarak sahip çıkıp en büyük hakaretler layık görülmektedir yöre insanına. Oysaki Alevilik toplumsallığı gereği devlet dışıdır ve iktidara karşıdır.

Özellikle Terolar’daki IŞİD kampını kurma zafer sarhoşluğu ile devlet, bir adım daha ileri atarak Elif Ana türbesinin girişine Arapça yazılar yazarak, kimliği ve inancı bir kez daha İslamlaştırmak istemiştir. Alevi tabiri ile düşkünler ise devlete Elif Ana şahsında İslamlaştırılmış bir inancı peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Maraş’ın katliamdan geçirilen geçmişi unutturulmak isteniyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz