Yazar Firaz Baran gizli kalmış bir hayatı gün yüzüne çıkartıyor. Baran Yenimaraş.com için Pir-Zakir Mistkî Şekir’in hayatına dokunurken Ozan Eylemi’nin hiç bilmediğimiz yaşamına yolculuk yaptırıyor. Ve bize Bir Ocak Ailesinin 12 Eylül’e Karşı Direnişi: Ozan Eylemi ve Kuzenleri’nin hayatlarına tanıklık ettiriyor.
Firaz Baran’ın söyleşisi…
“Yüz yirmi dört nebi geldi cihana /Yine cahil kavmı buldu bahana / Darı didar ile geldik meydana/ Gahi Mansur gah Nesimi göründüm“ (Ozan Eylemi)
Pazarcık’ta OCAXÎ MALÊ ŞEKIR cem yürüten, talipleri olan bir ocaktır. Son temsilcisi Mistkî Şekir’dı. Pir-Zakir Mistkî Şekir şöyle tanınır: Keman çalarken kuşlar durup dinlerdi. Mistkî Şekir’in 13 yeğeni ve 70 yaşındaki bir kuzeni 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde tutuklandı. Aylarca işkence gördüler. Kimi 3 yıl, kimi 4 dört yıl hapis yattı. Mistkî Şekir’ın yeğeni Ali Manış cezaevinden ağır hasta olarak çıktı. Ve 1993’te Paris’te dört çocuğunu ve gözü yaşlı eşini geride bırakarak genç yaşında dünyasını değiştirdi.
Ozan Eylemi “Daim dert çekmeye sabırlar veren“ bir zakir. O, pirlerin mürşidi Mistkî Şekir’ın vatanı, semahın durmadan döndüğü Pazarcık’ın Dî Bêxça köyünde 1948 yılında doğdu.
7 yaşından itibaren köyünden uzak kalan bu saz dostu, ilkokulu bağlarıyla meşhur Kizîron köyünde teyzesi Alê’nin evinde okudu. Ortaokulu da Pazarcık’ta, Mülk köyünden aile dostu Kalaycı Necip ve Rîvon köyünden Ayakkabıcı Waqqos’un evinde bitirdi. Ozan Eylemi, liseyi de 12 Eylül’de ağır işkenceler gören Ali Mendeş ile birlikte Maraş’ta tamamladı. 1971 yılında da Antep Öğretmen Okulu’ndan mezun olup öğretmen oldu.
Şiirleri Yakıldı, 6 Ay İşkencede Kaldı
1980’e kadar öğretmenlik yapan Ozan Eylemi, 14 Kasım 1980’de Antep’teki evinde tutuklandı. Gözlerinin önünde ortaokuldan bu yana yazdığı bütün şiirleri polisler tarafından yakıldı.

Ozan Eylemi, öğretmen sendikası olan TÖB-DER üyesiydi. Darbeciler, bütün TÖB-DER üyesi öğretmenlere kuşkuyla bakıyorlardı. Ozan Eylemi sırf TÖB-DER üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı ve 1 ay Antep’te, 5 ay da Maraş emniyetinde işkence gördü. “6 ay boyunca gözlerim bağlıydı“ diyen Ozan Eylemi, 3.5 yıl hapiste kaldı. Maraş ve Mersin cezaevinde tutuldu ve Mersin’de tahliye oldu.

1984’te Ankara’ya yerleşen Ozan Eylemi, 1989’da Almanya’ya geldi. Halen burada olan Ozan Eylemi, yıllarca eşi Sakine’nin yakalandığı hastalığa karşı mücadele etti. Yılların çabası yetmedi ve eşi Sakine Almanya’da, yurttan uzakta hakka yürüdü.
Ozan Eylemi, Almanya’ya geldiği yıldan bu yana düzenli olarak şiir yazıyor. Bugün 3 bine yakın şiiri birikmiş durumda. Halk şiiri tarzında yazan Ozan Eylemi’nin iki kitabı çıktı: “Muhabbet Bahçesi“ ve “Umuda Serdiğim Güller“.
Ozanın, 50’den fazla bestesi de bulunuyor. Bu besteleri Turabi, Kul Mamoş ve Nurşani gibi sanatçılar seslendirdi.
Pir (Dede) Aileleriyle Akrabalık
40 yıl öncesine kadar Pazarcık’taki Alevi ocakları içinde şöyle bir anlayış hakimdi: “Ocak çocukları taliplerle evlenmez. Başka bir ocaktan birisiyle evlenir.“ Bunun nedeni çocuk ocakta piştiği için büyüdüğünde hizmet yapması ona zor gelmez. Çünkü ocakların misafiri çok olur. Bu nedenle Pazarcık’taki ocaklar birbirine akrabadır. Ozan Eylemi’ye akraba oldukları ocakları soruyorum. Şöyle yanıtlıyor:
* Bulam köyündeki Seydo Dede, Hamza Dede, Gozal Dede babamın teyzesisinin çocukları.
* Abuzer Dede, babamın dayısının oğluydu. Hanımı da benim halamdır. (Quylon köyündeki)
* Mirto Baba’nın eşi Fotê Ana, babamın dayısının kızı.(Sakarat köyünde)
* Çîgîle’den Hasanî Obbês annemin dayısıdır. Mamkî Walî annemin babası. Bovî Walî’nin türbesi vardır.
* Hisenî Sêdiq, babamın yeğenidir. Sûltonê Şekir’ın oğludur.
* Ocî Mistke (Oruç Fesli)’nin eşi, Sultan halamın kızı.(Şixraşon köyünde)
* Vefat eden eşim Sakine Saydkî Sêdiq’ın torunuydu. Cem yürütürdü.“
Mistkî Şekir ve Yetiştirdiği Pirler
Ozan Eylemi ile amcası Pir-Zakir Mistkî Şekir’ı da konuşuyoruz. “Mistkî Çûre, Hisenî Sêdiq, Bovî Obbês ve Ocî Mistke gibi birçok pir-zakiri kendi dergahında irşad etti“ diyen Ozan Eylemi, devamla şu bilgileri aktardı:
“Mistkî Şekir Kurmancî ve Türkçe semah dönderirdi. Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş derler ya… Aynen öyleydi. Saz çaldığı zaman insanlar zikre girerlerdi. Keman da çalardı. Görünümü çok yiğitti. Kızılbaş bıyıklıydı. Çakmak çakmak gözleri vardı. Kara kaş, kara göz ve esmerdi. Kürd ve Kızılbaş simalı yani. Kürdçe’yi çok seviyordu. Dedeler evine çok gelirdi. İnsanlar grup grup gelirlerdi. Semahlarında yüzlerce insan oturup kalkardı. Semahı dönderdiği zaman hayvanlar bile dururdu. Sazı da çok güçlüydü.“

1909’da doğan Mistkî Şekir, 1966 yılında 57 yaşındayken Nosiron köyünde hakka gitti. Sırlama töreni çok kalabalık geçti. Mezarı Dî Bêxça’dadır ve halen başta Çigîl, Moxson, Olîbagon, Dî Mûse ve Kûylon olmak üzere birçok köyden ziyaretine gidilir.
Alevilik yolunu dedesi Şekir’den öğrenen Mistkî Şekir, Hisenî Şekir’ın oğludur.
Dî Bêxça Üstüne
Dî Bêxça 6 haneden oluşan bir mezra. Bu haneler de Molê Şekir’dan oluşuyor. Dî Bêxça, bir vadi içinde kurulduğu için aynı zamanda Kortê Bêxça da denmektedir. Önce ailenin büyüğü Şekir pirlik yapıyor. Ardından iki oğlu Hisenî Şekir (Mistkî Şekir’ın babası) ve Hacî Şekir, onlardan sonra da Mistkî Şekir ve Olkî Şekir pirlik yapıyor.
Şekir ailesi aynı zamanda Ocoxî Bê (Yel Ocağı) idi. Yani romatizma pirleriydi. Ozan Eylemi, bu durumu şöyle açıklıyor: “Eskiden doktorlar yoktu. Pir elini verdiği zaman iyileşirdi. Romatizması olanlar gelirdi. Birgün babama sordum. ‘İnsanlar kapınıza geliyor, aradığını buluyor, mutluluğa erişiyor. Bu nasıl oluyor’ dedim. ‘Onlar inanıyorlar. Biz de bütün sevgimizi onlara aktarıyoruz’ demişti.“

Ozan Eylemi’nin hakka giden kardeşi Ali ve Maraş Katliamı üzerine yazdığı iki ağıt-şiir:
Kardeşim Ali’nin Anısına
12 Eylül’ün kor ateşinde
Hergün işkencede dağlattın bizi
Layık mıdır ecel 35’inde
Aldın kardeşimi ağlattın bizi
Ey askeri cunta Ali’yi yaktın
Ezdin gözaltında çarmıha çaktın
Neden dört yavruyu yetim bıraktın
Faşist Kenan Evren dağlattın bizi
Hergün zulüm şiddet gördün içerde
Gözlerin hep bağlı karanlık perde
12 Eylül’de işkencelerde
Kaldın gece gündüz ağlattın bizi
İnkar ve imhada mazlum emekçi
Hapishanelerin kan revan içi
Kürd Alevi olmak Ali’nin suçu
Behey faşist sistem dağlattın bizi
Eylemî hasretim o güzel dosta
Yiğidim üç sene kaldı hapiste
93’te kaybettik Paris’te
Dost 11 Temmuz’da ağlattın bizi
Maraş Katliamı
İnsanlık ağladı halkım inledi
Kan gölüne çevirdiler Maraş’ı
Kanlı katliamı dünya dinledi
Nar içinde kavurdular Maraş’ı
Çarmıhlara diri diri çaktılar
Kelle kesip mızraklara taktılar
Kürdü Aleviyi yakıp yıktılar
Gökyüzüne savurdular Maraş’ı
Kapılara çarpıları koydular
Hamile kadının karnın oydular
Alevi’nin malın mülkün soydular
Bir virana çevirdiler Maraş’ı
Kör Muhsin sistemin tuzu kurusu
Maraş Katliamı bir yüz karası
Şu yeşil çapulcu yobaz sürüsü
Bir yangına çevirdiler Maraş’ı
Kürde, Kızılbaşa devletin kini
Amaçları bir darbenin zemini
Tarayıp vurdular Yörükselim’i
Fidan gibi devirdiler Maraş’ı
Aramızı girdi kara kediler
Kürdü Aleviyi öldür dediler
Kızılbaş vurana cennet verdiler
Cehennemde kavurdular Maraş’ı
Kan zulüm içinde ağlar analar
Üstüste cesetler yürekler yanar
Vuruldu Mengüçler, mazlum Sunalar
Pusu kurup öldürdüler Maraş’ı
Sakın mazlum halkım unutma günü
24 Aralık katliam günü
Ülkücü faşistler etti düğünü
Çapulcular yaktılar Maraş’ı
Eylemi der mezarımızı kazdılar
Kızılbaşı liste liste yazdılar
Çoluk çocuk kurşunlara dizdiler
Kan gölüne çevirdiler Maraş’ı